Ligde rekor üzerine rekor kırmaya devam eden Galatasaray, savunmadaki en önemli hücum gücü olan Abdülkerim eksikliğinde maça çıksa da, Emin Bayram özellikle ikinci yarıdaki önemli müdahaleleri ile Abdülkerim’in eksikliğini hissettirmedi. Emin Bayram’ın iyi oynamasında önünde çapa görevi gören Torreira ve büyük tecrübe Dubois’in çok büyük etkisi vardı. Tempoyu istediği gibi ayarlayabilen bir Galatasaray izledik. Geçişlerde biraz daha dikkatli paslar atılsasa ilk yarıdan farka gitme imkanı çok fazlaydı ama maçın sonunda da olsa o şansı yakaladı ve affetmedi. 4 farklı galibiyet ile ligde 10’da 10 yapmayı başardı. Rakibin önemli eksiklikleri olmasına rağmen ilk yarıda merkezi iyi kapatmış olmaları da alkışı hak eden bir mücadele örneğiydi.
TEKNİK ANALİZ
Galatasaray’ın uzun zamandır görmeye alıştığımız bir hücum planı var. 40-50 metrelik mesafedeki bek oyuncularına topu hızla çevirip ceza sahasına girmeye çalışıyor. Rakipler bunu görüp önlem alıyorlar ama çoğu zaman uygulamada başarılı olamıyorlar. Geçen hafta Antalya bunu başarmış, Oliveira’nın topla buluşmasını engellemişti. Bunu gören Hakan Keleş de Galatasaray’ı bu şekilde durdurmaya çalıştı. Bu noktada söz konusu uzun pasları atacak Abdülkerim ortaya çıkıyordu ama Giresun maçında Abdülkerim’in olmayışı Galatasaray’ı bu paslardan mahrum bıraktı. Nelsson ile atılan uzun toplar denedik ama bu toplar ne yazık ki yerini bulmadı. Yine de direkt oyundan vazgeçmeyen, baskı gördüğünde hızlı tek toplarla kenarlara inmeyi başaran bir takım vardı sahada. Savunmada kaptığı topları sezon boyunca kullandığı gibi iyi kullanmış olsaydı, ilk yarıdan farkı açabilirdi. Özellikle Barış Alper ile hatalı paslar atılınca bu şansı yakalayamadı. Orta saha oyuncularımız baskı gördüğünde Kerem’in ortaya gelerek pas alması, orta sahada sayısal üstünlük kurmamızı sağladı ve İcardi’nin beslenmesini sağladı. Nitekim penaltı pozisyonunda İcardi’ye o pası atan oyuncu Kerem’di. Mertens’in attığı golde de İcardi’ye mükemmel bir pas atan yine Kerem’di. Bu doneler çok çok değerli. Değerli olan çok önemli bir noktaya daha değinmek istiyorum. 37. dakikada ceza sahası içinde Barış Alper’in kafayla indirip Mertens’in attığı şut, Galatasaray’ın yaptığı en güzel şeydi. Sebebi şu: Galatasaray o şut gelene kadar 2 defa merkezden rakip savunmayı delmeye çalıştı ikisinde de ceza sahası yayı civarında topu kaybetti. Ancak her 2 pozisyonda da önce sağ kanadımıza sonra sol kanadımıza doğru açılmaya başlayan topu toplayan bir Torreira vardı. Rakibin hızlı çıkmasını engellemekle kalmadı, servis de yaparak atak devamlılığı sağladı Torreira. Sonrasında içeriye uzun top, Barış Alper’den Mertens’e harika servis… Bir de gol olsaydı Okan Hoca’nın en beğendiği gol olurdu. Çünkü önde baskı ve kaybedilen topu çabuk kazanma anlayışı olan Okan Hoca’nın tam da istedikleri yapılarak atılmış bir gol olacaktı.
****
Savunma anlamında da Galatasaray’ı değerlendirecek olursak her zamanki önde baskısı ile rakip takımın hem kalecisini hem de stoperlerini uzun atmaya zorlayan bir Galatasaray izledik. Atılan uzun topları çok rahat şekilde alan savunma oyuncuları ile topa sahip olmaya devam etti. Tek eleştiriyi ikinci yarı başlangıcı ile yapabiliriz. Giresun, Galatasaray’ın baskısını pas ile kırdığında, Torreira ve Oliveira’yı geçtiklerinde ve Galatasaray savunmada hatalı pas yaptığında tehlikeli olmayı başardı. Eğer 2. gol gelmeseydi muhtemelen Giresun beraberliği bulacaktı. Bu yüzden takım boyunu ayarlama konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğini ve savunmada daha dikkatli pas yapmamız gerektiğini söyleyebiliriz. Ligin ilk maçları düşünüldüğünde bu konuda önemli bir yolu katetiğimizi söyleyebiliriz ancak hâlâ zamana ihtiyacımız var.
ÇOK RAHAT
Son zamanlarda basında en fazla duyduğum şey Galatasaray’ın kazanma alışkanlığının olması. O kadar haklılar ki… Galatasaray, takım hâlinde hiç paniklemeden rahat şekilde top oynuyor. Bunu oyuncuların topa dokunuş ve koşu şekillerinden çok net anlayabiliyorsunuz. Maç ortada da geçse, Galatasaray bazı pasları yapamamış da olsa bu takım gol atacak diye hissediyorsunuz. Ve kolay kolay pozisyon vermediği için endişe de duymuyorsunuz. Pozisyon vermiş olsa da Muslera gibi bir gerçek var. Kurtarışlarını görünce güven duygusuna kapılıyorsunuz. Bunu sadece Galatasaray taraftarı olarak biz değil rakip futbolcular da hissediyor ki bence en önemli noktası bu. Düşünün Galatasaray’a karşı rakipsiniz, kaleye gidemiyorsunuz. Baskı yapıyorsunuz, rakip rahatça pas yapıp baskınızı kırıyor ve bıraktığınız boşluğa kolayca girip kalenizde tehlike oluşturuyor. Zor da olsa rakip kaleye gidiyorsunuz, kalede bir dev var, eli kolu ayağı her yeriyle top çıkarıyor. Sinir bozan bir takım Galatasaray. Şampiyonluk hissi veren bir takım Galatasaray… Bu hissi hem biz taraftarlara hem de rakiplere hissettiren tüm takım ve teknik heyete teşekkürler. Galibiyet serimizin devamını dilerim. Saygılarımla.
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!