Galatasaray’ın bu sezon taraftarını çok mutlu uyuttuğu bazı geceler oldu ve bunların çoğu Ali Sami Yen’de yaşandı. Ancak bu mutlu geceler çoğu zaman bazı gerçeklerin üzerini örttüğü için oluşan rehavet Galatasaray’a büyük zarar verdi. Bu gece çoğu taraftar haklı bir ofsayt gerekçesiyle iptal edilen gol dahil mutlu bir Galatasaraylı olarak uyuyacak. Ancak skora rağmen bu maçın ne geçen haftadan ne de daha önceki haftalardan çok bir farkı yok. Sadece bireysel olarak fark yaratan oyuncular var.
Öncelikle Marcao ve Luyindama beraber bir maç daha oynamış oldu. Belki de Galatasaray’da ilk yarıda altı maç beraber oynayan stoper yoktu. Şimdi Benfica maçları dahil sekiz maç oynayan bir stoper ikilisi var. Keşke Mariano ve Nagatomo’da sürece eşlik edebilseydi ancak o bölgelerde kartlar ve sakatlıklar buna izin vermedi.
Skora rağmen neler değişmedi?
Galatasaray devre arasında yüksek beklentiyle iki tane santrfor aldı. Ancak hala santrforu yokmuş gibi oynuyor. Bunda solda Henry gibi başına buyruk bir oyuncu olmasının etkisi kadar; Belhanda, Feghouli ve Mariano’nun sürekli birbirlerini arayarak oynamasının da etkisi var. Fatih Hoca’nın bu üçlü, Diagne ve Mitroglou’nu ayrı ayrı çalıştırması lazım. Pozisyonları incelerken Diagne ve Mitroglou’na bakıyorum dörde beş pozisyonlarda bile nereye koşacaklarını bilemiyorlar; çünkü aralarında bir bağlantı yok. Özellikle son dakikada Diagne’nin attığı gol ve ofsayt diye sayılmayan golün incelemesini yaparsanız ne demek istediğimi sanırım daha iyi anlatacağım.
Henry Onyekuru ayrı paragrafı hak ediyor. Bugün en çok korktuğum şeyin Henry Onyekuru’nun gol atmasıydı desem, inanır mısınız? Bugün de açılmış bir defans bulup iki gol attı ve haftaya Bursaspor deplasmanında bana göre kanayan yara olmaya devam edecek. Golleri olumlu saymadan Onyekuru adına bugün söylenecek tek artı, Antalyaspor’lu oyunculara eskortluk etmek yerine iki önemli pozisyonda doğru savunma müdahalesi yapmasıdır. Gerisi Ankaragücü ve Sivasspor maçlarında saklı! Galatasaray’a beş-altı golün ikisini, üçünü değil 0-0’lık oyunu 1-0’a getirecek oyuncu lazım.
Yine skora göre değişmeyen şeylerden birisi Emre Akbaba’nın bir türlü maç eksiğini kapatamaması. Emre sanırım milli araya kadar fiziksel açıdan tam olarak toparlayamayacak.
Bir diğer mevzu da Ndiaye’nin performansı. Attığı golden bağımsız olarak bugün diğer maçlara göre daha istekliydi; ancak hangi pozisyonda oynarsa oynasın bir denge unsuru değil. Oynadığı mevki itibariyle daha çok yönlü olmalı, topa basabilmeli, daha çok isabetli pas atmalı, kart almayacak şekilde rakip oyun kurmaya çalışırken taktik fauller yapmalı. Bir de daha çok şut atmalı diyeceğim ancak ne yazık ki o meziyet O’nda yok! Bugünkü performanslara bakarsak Fatih Terim’in özellikle deplasmanlarda Donk’u öncelikle tercih etmesi gerektiğine inanıyorum. Hatta bugünkü kadroya göre Emre ve Ndiaye yerine Selçuk ve Donk ile final haftalarının geçilmesi ilk tercihim olur.
Peki Olumlu İzlenimler Neler?
Yazının başında Marcao ve Luyindama’nın üst üste oynamasında bahsetmiştim. Bu ikilinin uyumundan kaçanlarda da Muslera’nın devreye girmesi gerekiyordu. Belki biraz geç oldu ama Muslera bugün uzun bir aradan sonra ilk kez bir maça müdahale etti. Ve belki puan farkı çok ama Muslera, daha önceki yıllarında gördüğümüz “şampiyonluk modu” konumuna geçmiş. Eğer çok büyük aksilik olmazsa Galatasaray artık kolay goller yemez.
Yine Belhanda-Feghouli ve Mariano üçlüsü adına da olumlu şeyler söyleyebiliriz. Her ne kadar santrforu oyunlarına dahil etmeden oynuyorlarsa da kendi aralarında kurduğu oyun çok kıymetli. Muslera’nın performansı sonrası Belhanda ve Feghouli’nin golleri Galatasaray’ı potada tutmaya devam edecektir. Şöyle düşünelim geçen hafta Muslera bu performansı gösterebilse Belhanda üç puanı getiren skoru yapmış olacaktı. Ayrıca geçen haftanın şanssız oyuncusu Feghouli’nin bugün gol vuruşunda şansı yanındaydı. Keşke o hakkı geçen hafta kullanabilseydi.
Nagatomo’nun yokluğunda bize gerçek bir sol bekimiz daha olduğunu gösteren “bedava bek” Emre Taşdemir’e da ayrı tebriklerimi iletirim.
Diagne
Galatasaray devre arasında maddi açıdan Diagne’ye ciddi bir yatırım yaptı. Ancak yazının başında yazdığım nedenlerle karşılığını alamıyor. Fatih Hoca ne yapıp edip Diagne ya da Mitroglou’nu aktif olarak devreye sokmalı. Bunu sadece gol performansı açısından yazmıyorum. Pas istasyonu olma, pas opsiyonu olma kısacası oyunun içine bir şekilde girmeli. Bunlar olmadığı sürece o sekiz puanı kapatacak meydan okumayı kimse gösteremeyiz.
Arda Kardeşler
5-0 bitmiş bir maçtan sonra hakem mi konuşulur diyeceksiniz, evet konuşulur. Maçın ilk dakikasından itibaren vermediği fauller ve vermezken büründüğü vücut dili ile Galatasaraylı oyuncuları tahrik etmeye çalıştı adeta. Galatasaraylı oyuncular ilk yarıda bu tuzağa düşmedi. Feghouli’nin biraz da şansla gelen golü sonrası hakemin gardı düştü ama yine de elinden geleni yapmaya devam etti. Maçın ikinci yarısında Onyekuru’nun yaptığını iddia ettiği o önemli pozisyonda o kadar çok saçmaladığını farketti ki maçta ilk kez duygusal kontrolü yitiren bir Galatasaraylı oyuncuyu yakalamasına rağmen sarı kartını gösteremedi.
Sonsöz
Haftanın önemli maçında ligin lideri “proje” takımla küme düşme adayı ezeli rakibimiz olan “vizyon takımının”, ligin hem altını hem üstünü ilgilendiren önemli bir maçları vardı. Ancak maçı izleyince bir hazırlık maçında olmayacak şekilde “dostluk” içinde geçen maçı anlamakta zorluk çektim. Kimsenin “hır gür çıkarmadığı”, “kimsenin tokat kovalamadığı,” adeta gelecek haftalara az hasarlı çıkmanın hedeflendiği bu maçı izlerken gerçekten çok şaşırdım. Bunca yıldır maç izlerim, “centilmence geçsin diye golleri saymayarak oynadığımız maçlarda bile” ufak tefek gerginlikler olmuştur. Bu maçın anlatılacak bir şeyi yok. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. Tarih o maçın arka planını da mutlaka döker. Bu maçtan sonra Galatasaray’ın mutlaka zirveden kopmamayı hedefleyerek ilerlemesi gerektiğine inanıyorum. Galatasaray kopmaz ve rakibini sıkıştıracak kadar puan farkını azaltırsa zaten gereğini yapacaktır. Ancak yapamazsa kısa vadede Şampiyonlar Ligi bileti, uzun vadede de dönen oyunların ortaya çıkması neticesinde hak ettiğini alabilme umudu hala duruyor olacaktır.
Ne olursa olsun, Galatasaray diğer takımlara benzemediğini herkese gösteriyor. Herkesin teslim olduğu yerde mücadelesini sürdürüyor. Oyunculara da bu mücadele ruhu iyice aşılanırsa neden olmasın? Galatasaray daha önce ne yapılamaz denilenler yaptı, defalarca tarih yazdı, şimdi neden bir tarih daha yazılmasın?
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Yeni açtığımız ana hesabı takip edin ve gücümüze güç katın: https://twitter.com/3numaraliuyecom