Dünyanın en sevilen sporlarından futbolun estetik ve mücadele yönünü en destekleyenlerden birisi de seyircilerin, futbolcular ve hakemler üzerinde oluşturduğu adrenalin etkisi kuşkusuz. Bugün dünyayı saran koronavirüs etkisi nedeniyle TFF’nin aldığı karar neticesinde bu hafta maçlar seyircisiz oynandı. Ben bu ortamda maçların seyircisiz bile oynanmasına hem sağlık hem sportif etki hem de ekonomik yönden değerlendirince kesinlikle karşı çıkıyorum, çünkü;
- Tüm dünya seyircisiz müsabakaları denedi. Sahada oynayan sporcuların birbirine virüs bulaştırdığı gerçeğiyle yüzleşti.
- Yine seyircisiz oynanan maçları kahvelerde, publarda, cafelerde izleyen taraftar gruplarının ciddi risk faktörü ortaya çıkardığını tüm dünya gördü.
- Evet sporcular hayati anlamda risk grubunda değiller. Ancak Fatih Terim örneğinde olduğu gibi yüksek yaş grubunda bulunan hocalar, yine yüksek yaş grubunda bulunma ihtimali olan çalışanlar, emniyet görevlileri ve medya mensupları da risk altına girmiş oluyor.
- Maç görevlileri özellikle Süper Lig maçlarında görevli personel sayısı azımsanamayacak kadar yüksek. Bu insanların geçtiği yollar, ailelerinin profilleri, yine bu aileler içindeki grupların havaalanlarında, hastanelerde ya da benzeri risk grubu mesleklerde çalışmış olma ihtimalleri çapraz bulaşmanın nedeni olabilir.
- En son olarak özellikle ülkemizdeki kulüplerin ekonomi durumlarının tribün gelirlerinden yoksun olmasının futbolumuzun geleceğini olumsuz etkileyeceği düşüncesindeyim.
Bu yüzden maçların seyircisiz oynanması yerine durum kontrol alınıncaya kadar ertelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
****
Bugün normal bir süreçte oynansa kalbimiz daha çok çarpacak, futbolcular açısından adrenalin hormonunun dahil olduğu kararlar, yine hakemlerin baskı altında gösterecekleri performanslar sonuç ne olursa olsun hepimizin üzerinde müthiş bir etkisi olacaktı. Kendi adıma da kazansak veya kaybetsek, yine bu adrenalinin etkisinde yazacaktım. Ancak şu an ağzımda bir kabak tadı var. Maçın neresini yazacağımı bilemiyorum. Tüm bu olumsuz tabloyu görmezden gelerek maça dair yazabileceklerim şunlar:
- Öncelikle Fatih Hoca’nın maça başlarken Belhanda ve Ömer arasında yaptığı tercih maçın en radikal hamlesiydi bence. Fatih Hoca, Belhanda’nın Kadıköy performansını düşünerek tercih etti belki de. Ancak Galatasaray takımının sezonun ikinci yarısındaki en büyük değişimlerinden birisi özellikle Saracchi ile oynanan maçlarda sahayı her iki kanatta bekler üzerinden etkin oynaması. Bu etkinin sağ tarafının oyunu sağ ayaklı oyuncuların fazla olmasından doğal olarak gelişiyor ancak sol tarafının en önemli unsurlarından birisi Ömer Bayram’ın sol ayağıyla aldığı pozisyonun takım üzerine etkisi. Galatasaray bugün ilk 45 dakika bu katkıdan mahrum kaldı.
- Galatasaray’ın bugünkü derbi maçtaki en büyük silahlarından birisi tıpkı Kadıköy derbisinde olduğu gibi Onyekuru’ydu. Bugün Beşiktaş Lens girene Gökhan Gönül ile Onyekuru’yu çok iyi savundu. Bunda Ömer’in yokluğunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. İkinci yarıda Ömer oyuna giridkten sonra Onyekuru’nun ve Saracchi’nin etkinliği arttı. Gökhan sakatlanıp çıktıktan yerine Lens girdikten sonra Onyekuru’nun etkinliği iyice arttı. Ancak daha önceki maçlarda olduğu gibi Onyekuru’nun hızından faydalanacak paslar gelmeyince bu etkinlikten yeterice faydalanılamadı.
- İlk devrede sarı kart gören Mariano ikinci yarıda sarı kartı cepteyken Nkoudu’ya karşı çok zorlandı. Belki de Linnes kadroda olsaydı Fatih Hoca bir değişiklik yapabilirdi.
- Galatasaray bugünün tüm faktörlerine rağmen yine de net pozisyonlar buldu. Ancak ilginçtir ki bugün o net pozisyonların çoğu kaleyi bulmadı. Rakibin en zaaflı yerlerinden birisinin Karius olduğunu düşününce buna üzülmemek elde değil…
- Galatasaray bugün pozisyon buldu ama oyun etkinliği geçen haftalara göre düşük seviyedeydi. Koronavirüs faktörü dışında bir karşılaştırma yaparsak bunun sebebinin Sergen Yalçın’ın defansif anlamda dersine çok iyi çalışması bunun nedenidir diyebiliriz. Ancak Sergen Yalçın aynı etkiyi ofansif yönden gösteremedi diyebiliriz. Hatta Sergen Yalçın açısından bu maç ilk hedefin 1 puan; olur da “bir gol sıkıştırırsak galibiyeti ararız” gibi bir Anadolu takımı stratejisi olduğunu düşünüyorum. Oysa Beşiktaş bir galibiyetle hiç ummadığı bir havaya girebilirdi. Böyle bir kabullenişi Galatasaray takımında asla görmeyeceğimizi bilmenin gururunu yaşıyorum.
- Bugün futbolsuzluk açısından her türlü ortam varken “futbolu bilmeyen” bir hakemin yönetimini izledik. Bu kadar az stres varken taç, aut ve korner kararlarında yanlış kararlar vermesi, basit pozisyonlarda “yerinden oyna” takıntısı, Atiba’nın her faul isteyişine faul vermesi, Burak Yılmaz’ın sayısız faulünü sarı kart yönünden uyarmaması gerçekten anlaşılır değildi.
Sonsöz
Bugün hemen her röportajda bu maçların ertelenmesi gerektiğine dair bir isyan izledik. Fatih Hoca’nın da dediği gibi örgütsüz antrenörler, örgütsüz futbolcular, örgütsüz hakemlere sahip bir ülkede yaşadığımız için bu gece bu şartlarda bir futbol maçı oynandı. Oysa haklarını bilen, örgütlü spor insanlarının olduğu bir coğrafyada yaşıyor olsaydık bu futbol maçı oynanmazdı. Hiçbir geçerli açıklama yapmayan federasyonun “maç önü seremonisinde el sıkışmayın” gibi komik maddeler koyduğu Koronavirüs önlemleri; top toplayıcıların eldiven, güvenlik görevlilerinin maske taktığı ortamdan çıkan futbolcuların yaptığı maçtan ne bekleyebilirdik. Daha acısı ne biliyor musunuz? Futbol federasyonunun seyircisiz ama ertelemesiz maçlar oynatması kararının arkasında bazı plânlar olduğu şüphesinin taraftarlar arasında yüksek olması ne kadar da acı? Çoğumuz biliyoruz ki önümüzdeki haftadan itibaren maçlar ertelenecek ve bu hafta için salağa yatılacak. Peki kaçımız bu karara şaşıracağız? Çok ama çok acı gerçekten! Umarım bir gün müteahhit ya da iş adamı olmayan, bir takımın renklerine aşık ve bir takımın renklerine düşman olmayan; sporun içinden gelen ve sporun kendisine aşık bir federasyon başkanının olduğu günler görürüz. “Olmaz mı diyorsunuz?
Umarım bu virüs belası gezegenimizden uzaklaşır ve tekrar normal yaşamlarımıza döneriz. Sonrasında takımımız zaten en iyi mücadeleyi gösterecek ve umarım hak ettiği şampiyonluğu alacaktır….
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/