Fatih Hoca takımın başındayken defalarca yazdım. Halil’in santrforda olduğu oyun 0-0 oyunudur. Bu yüzden ki Avrupa maçlarında, derbilerde oyuna ortak olabiliyorken, düşük seviyeli maçlarda büyük oynayamıyor ve puanlar kaybediyoruz. Bugünkü maç da bu kurguyu içeriyordu. Bir Avrupa Ligi, derbi sıkılığında geçen maça ağırlığımızı koyduk. Ancak Marsilya maçı hariç tüm büyük maçlarda bir sıkıntımız vardı. Gole rahat ulaşamıyoruz. Ya Kerem, Feghouli gibi bir yetenek fark yaratacak ya da rakip hata yapacak da şansımız yaver gidecek ve biz bir gol bulacağız. Ayrıca Avrupa’nın objektif hakemlerinin verdiği güvenin de katkısıyla 1-0 öne geçtiğimizde daha özgüvenli oynuyor ve nefesleneceğimiz faullerde ezilmiyorduk.
Türkiye’de Durumlar Farklı
Hakemlerin uzun süredir Galatasaraylı oyuncularla dalga geçtikleri çok açık. O kadar net olaylar yaşandı ki Galatasaray oyuncuları nelere tepki vereceklerini, nelere vermeyeceklerini karıştırır oldular. Ancak bugün tribünlerden de gelen destekle oyuncular özellikle ilk yarıda doğru tepkiler verdiler. Emre Kılınç’a yapılan hareketi görmezden gelmeyi başaran hakemler Kerem’e yapılanı görmezden gelemediler. Topun başında kimin kullanacağına dair bir tartışma olmayınca ve takımın penaltıcısı penaltıyı kullanınca öne geçtik ve güzel oyunumuzu golle süsledik. Bazen bir penaltı tüm sezona bedel olur. Geçen sezon kaçırdığımız şampiyonluk ve bu sene düştüğümüz durumda penaltı konusundaki tutumlarımızın da etkisi oldu.
Genç, Dinamik ve Tecrübesiz Takım
Genel kanının aksine ben bu takımın çok kötü olduğunu düşünmüyorum. Bu takımın elindeki oyuncu grubuna göre istikrarlı bir oyun bulmaya ihtiyacı vardı. Bu istikrar fırsatı elimizde olduğunda anlamsız rotasyonlarla takımın birbirini tanımasını ve bir alışkanlık kazanmasını sağlayamadık. Özellikle santrfor konusunda yaşadığımız belirsizlik, Emre Kılınç ve Morutan gibi güvene dayalı form tutabilecek oyuncuların, oyuna ısınmak yerine gittikçe soğuması işimizi zorlaştırdı. Tabii duran top konusunu da es geçmemek lazım. Dün Sivasspor’un kornerlerle Fenerbahçe üzerine kurduğu baskıyı gördük. Akan oyun bir yere kadar, duran toplar da önemli. Ve hâlâ duran toplarda bir yeni hoca dokunuşu göremedik.
Kadro Tercihi
Sahada Ömer Bayram’ı görünce çoğumuz hayal kırıklığı yaşadı. Ancak Ömer Bayram çok iyi bir performans gösterdi. Diğer oyuncular da bu sürece eşlik edince yukarıda belirttiğim gibi bir Avrupa Ligi performansı ortaya çıktı. Ancak ikinci yarıda Trabzonspor oyuna ağırlık koymaya başlayınca buna karşılık veremedik. İkinci golü bulup da rakibin gardını düşüremeyince baskı iyice arttı. Torrent ilk müdahaleyi Halil-Babel değişikliği ile yaptı. Bu değişikliğin golü yemeden yapılması olumlu bir müdahaleydi. İkinci değişiklik olarak Feghouli’nin girmesi doğru bir tercihti ancak Emre Kılınç’ın yorulduğu ve Boey’e binen yükün arttığını görmek bence daha önemliydi. Feghouli biraz nefeslendirse de rakibin baskısını kıracak zamanı bulamadık. Hakemin de özellikle Babel ve Kerem’e yapılan faulleri devam ettirerek oyunda süreklilik sağlaması açıkçası nefeslenme şansımızı engelledi. Bireysel hata olarak görünecek ilk gol aslında kurulan baskının eseriydi. Bakasetas topa vurduğunda tek ihtimal şansımızın yanımızda olmasıydı. Golden sonra çökmemize rağmen pozisyonlar bulduk ama sonunda düşen moralin de katkısıyla yaptığımız hatadan bir gol daha yedik ve maçı kaybettik.
Galatasaray’ın Çok Sorunu Var
Gole yakın oyuncusunun azlığı, duran top konusunda fark yaratacak kimse olmaması, fiziksel olarak rakiplere üstünlük kuramamak gibi. Bizden giden oyuncuların performanslarına bakarsak bu takımın bir çalışma sorunu olduğunu görürüz. Hepimizin -artık olmaz- dediği Emre Akbaba bir maçta 13 km. koşup iki de gol atabiliyorsa bizim dönüp kendimize bakmamız lazım. Ancak Torrent’in de bu durumu süzmesi gerekiyor. 5 değişiklik hakkı kullanılan bir dönemde buna önlem alınabilir. Özellikle öndeyken kart görmekten korkmayacak, kaleye uzak yerlerde doğru anlarda faul yapmayı becererek baskıyı kıracak “ilkel” dokunuşları yapabilmeliyiz.
Oyun ve Mücadele
Taraftarların en büyük tepkisi saha içinde mücadele görmeyince olmalı ve bu durumun karşısında reaksiyon göstermesi olmalıdır. Evet bugün kaybettik ama saha içindeki mücadele harikuladeydi. Mücadeleden kaçan kimse yoktu. Yenilen gollerden sonra gelen moral bozukluğuna rağmen tekrar pozisyonlar bulabildik. Ancak “yuhalamaya” eşlik eden bir süreçte ayağa kalkmak kolay değil. Fatih Hoca’nın gitmesine, yönetimin federasyon karşısındaki acizliğine tepki koyabilirsiniz ama sahadaki oyuncular çok kötü bir psikolojik eşikteler. Bu psikolojik eşiği geçemezlerse bugün Taylan hata yapar, yarın başkası yapar. Bu sefer herkes sorumluluk alacağı zaman baskı altına girer ki bu en çok takımımıza zarar verir.
İstikrar
Torrent ile ilgili kararımı açıkçası tam veremedim. Bugünkü oyun Terim’le de zaman zaman ulaştığımız bir seviyeydi. Ama Emre Kılınç değişikliğini kaçırsa da maçın seyrini anlayıp yaptığı değişikliklerin zamanlamasını beğendim. Oyunu tutmak için elinden geleni yaptı. Torrent’in yapması gereken istikrarlı bir kadro oluşturması. İsimlerden bağımsız; geldiğinden beri kime inanıyorsa – parlayanların formunu elde tutup- başkalarını da zamanla eklemesi gerekiyor. Bu artık Ömer olmuş, Babel olmuş, gençlerden olmuş önemli değil. Bir sonraki hafta da inanacağı isimlere odaklanmalı. Bu anlamda bugünkü kadro ideal. Belki Mohammed dönene kadar Babel santrfor olabilir. Emre Kılınç’ın yakaladığı form bozulmamalı. Bir hafta Emre bir hafta Morutan olmaz. Oyundan düşene kadar Emre oynamalı. Ve bugünkü oyunla diğer maçlardaki senaryoyu karıştırmamalı. Küçük takımlar bizi üstümüze gelmeden yeniyorlar…
Sonsöz
Bugün stres altıda, ağır sahanın zorladığı ama çok istekli bir takım vardı. Eğer Kerem gününde olsaydı Marsilya akşamı söylediğimiz türkülerle uyuyor olabilirdik. Bugünden sonra rüzgar iyice Galatasaray’ımıza karşı. Kızgınlığımız bırakıp gerçeğimize odaklanmalıyız.
Bir sözüm Fatih Hoca’ya; hani “Aslolan Galatasaray” ya… Sessizliğiniz takıma daha çok zarar veriyor. Eğer haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız çıkın konuşun, eteğinizdeki taşları dökün. Ya da çıkın “bu takım bizim takımımız, herkes ona destek vermeli.” deyin ve tribünlerin gerginliğinin kulübe zarar vermesine izin vermeyin.
Aynı durum Sn. Burak Elmas sizin için de geçerli. Galatasaray başkanı aldığı karar karşısında ezilmez. İnandığınız bir karar aldıysanız oyuncaların üzerindeki stresi kaldıracak manevralar yapmalısınız. Federasyon ve hakemlere karşı kazanamayan tutumunuz kulübümüze daha çok zarar verdi. Suskun ve aldığı karar karşısında ezilen başkanlık daha da zarar verir.
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/