Galatasaray’da taşlar yerine oturmaya başladı. Sezona Yunus’lu Kerem’li hücum hattıyla başlayıp, yerli sol bek tercihinden sonra Rashica’yı sahaya attı. Önde baskı şablonlarını yavaş yavaş oturtup, rakibe göre planlar yapıp, harika bir sezon ilk yarısı izletti, Galatasaray. Böyle bir ilk yarının da ancak bu kadar güzel bir finali hayal edilebilirdi. Sezon başından beri takımın zihnine önde baskıyı iyice yerleştiren Okan Buruk, Hatay maçında ne yapmak istediğini tek tek bize gösterdi. Topa sahipken de hücum planlarını en rahat uyguladığı maçı oynadı ve 2022’yi lider kapattıktan sonra, zaten garantilediği ligin ilk yarısını da lider kapatmayı da hak ettiğini gösterdi.
TEKNİK ANALİZ
Bazı yorumculardan, Fenerbahçe maçından önce Galatasaray’ın doğaçlama oyun oynadığını duymuştum. Açıkçası TV kanallarında yorum yapacak kadar futbol bilgisine güvenilen isimlerin bunu söylemesi beni çok şaşırttı. İlk defa futbol maçı izleyen biri bile Galatasaray’ın oyunu bir kenara yığdıktan sonra Oliveira ile ters tarafa uzun atıp tehlikeli olmaya çalıştığını görür. Herhalde Hatay maçı da bu planı en fazla ve en rahat uyguladığımız maç oldu. Üstelik terse atılan toplar sadece bek oyuncularına değil kanat oyuncularına da atılıyordu. Normalde Galatasaray kanat oyuncularını forvet oyuncusuna yaklaştırıp rakip bek oyuncusunu merkeze yaklaştırıyor, çizgideki boşluğa da bek oyuncusunu gönderip oraya uzun atıyordu. Bu kez hem Barış Alper-Boey ikilisi, hem de Kerem-Dubois ikilisi dönüşümlü şekilde bu topları aldı. Böylece rakip savunmacıların bire bir eşleşeceğini düşünüp özel olarak çalıştığı futbolculardan farklı futbolcular karşılarına çıktı. Benzetme yapacak olursak; çalışmadıkları yerden soruyla karşılaştılar.
Bir parantez de skor katkısı yapmasa da oyun katkısı çok büyük olan İcardi’ye açmak gerek. Çevresinde oynayan oyuncular için büyük bir konfor çünkü ona top attığınızda geri alacağınızı biliyorsunuz. Kerem’in, attığı golden önce topun İcardi’ye gittiğini görünce koşusunu atması, ikinci golde İcardi’nin o kadar kalabalık içinde olmasına rağmen Dubois’in topu kaybedecek diye düşünmeyip savunma pozisyonu almaya başlamak yerine savunma arkasına koşması… Bunların hiçbiri tesadüf değil. Antrenmanlarda görüp neler yapabileceğini tahmin edip hareketlenmenin göstergesi. Bu yüzden takımın birbirine alıştığını net şekilde söyleyebiliriz. Oyuna gireniyle çıkanıyla Galatasaray aynı oyunu oynayabiliyor.
OKAN BURUK
Fatih Terim gibi bir figür varken, üzerinde bu kadar baskıyla, sezona da iyi başlamamışken maç maç giden ve yaptığı dokunuşlarla başarılı olan Okan Buruk, kocaman bir alkışı hak ediyor. Sadece oyun planı kurup bunu oyunculara ezberletmekle, ezberlerin de sahada uygulandığını göstermekle kalmıyor. Rakibe göre planlar yaparak, taktikler geliştirerek sahaya çıkıp başarılı oluyor. Fenerbahçe maçı bunun göstergesi, Başakşehir maçı bunun göstergesi… Elbette son dakikaları sıkıntılı geçen İstanbulspor maçı gibi örneklerle de karşılaştık ama şampiyonluk yolu böyle sancılı oluyor. Nihayetinde 3 puanı alan ve planlı hareket eden bir Galatasaray gördüğümüz zaman, gerisinin biz taraftarlar için önemi kalmıyor.
TAKIM BİLİNCİ
Sezonun ilk haftalarında bazı yabancı oyuncuların takıma karşı duygusal bağlarının henüz kurulmadığını hissetmiştim. Ancak Fenerbahçe maçından sonra koridorda yaşanan sevinç, Torreira’nın bu akşam taraftarı ateşlemeye çalışması, futbolcuların yüzlerindeki gülümsemeleri gördükçe takım bilincinin de oluştuğunu hissediyorum. Şampiyonluğun kilit noktalarından bir tanesi de bu. 4 yıl üst üste şampiyon olduğumuz dönemde sosyal hayat dahil her alanda birlikte hareket eden oyuncu grubu, o oyuncu grubunun içinde olan Okan Buruk, şimdi teknik direktörken aynı ruhu, aynı bilinci yaşatmaya çalışan Okan Buruk. Tüm sözler Galatasaray’ımızda işlerin iyi gittiğini anlatıyor. 100. yılda, cumhuriyetin yüzü Galatasaray’a da böylesi bir tablo yakışır. Yolun sonu şampiyonluk olsun. Sonraki haftalarda görüşmek dileğiyle. Saygılarımla.
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!
