Covid-19, 40 maç, yoğun fikstür gibi faktörlerle Türk futbol tarihinin gördüğü en garip sezonu türlü zorluklar içinde, bazen performans anlamında gaza basarak, bazen hiç beklenmedik inişler yaşayarak, bazen inişli çıkışlı gidişat ile bazen saha dışı kaoslarla, bazen yapılan haksızlıklarla yürüdük ama son haftaya kadar da şampiyonluk şansımızı taşıdık. Son maçta elimizden gelen tüm gayreti gösterdik ancak olmadı. Elbette şampiyonluğun elimizden gitmesinde bir çok faktör var ancak son maça dair yazı olduğu için kaleci Ertaç’ı geçemeyişimiz en büyük faktör oldu. Teknik – taktik anlamda elbette değineceğim ama bu kadar gol pozisyonundan gol çıkarmamız gerekirdi. Ama olsun. Fatih Terim’in bir sözü var: “Yense de yenilse de tüm Galatasaraylıların alkışlayacağı bir takım…” Ben bu Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında yenilmiş olsa da alkışlıyorum ve hepinizin eline sağlık diyorum.
TEKNİK ANALİZ
Böyle bir maçta teknik analizden ziyade sezonun özetini konuşmak gerekir ama yine de değinelim.
İlk yarı için tek kale oynadığımız bir maçtı ancak golü bir türlü bulamadık. İstatistikler aslında oynanan oyunu açıklıyor. 36 orta açmış ve sadece 7’sinde başarılı olmuşuz. Bütün oyun planı bunun üzerine oldu ilk yarı için. Sanki son dakikalar gelmiş de bir şekilde gol bulmaya çalışıyor gibiydik ama asıl amacın erken gol bulmak olduğunu anlıyorum. Bu düşünceyi mantıklı da buluyorum ama sanki biraz panik havası şeklinde geçti. O kadar ileride kaldık ki geride verdiğimiz boşluk golü yememize sebep oldu. Ayrıca ilk yarı için Emre Akbaba’ya bir parantez açmak isterim. Topla oyunundaki gibi topsuz oyununda da yetenekli olmasını bekliyorum ama olmuyor maalesef. Sürekli Halil’in pozisyonunda görülüyordu. Onun yapması gerekenleri Halil yaptı. Emre Kılınç olsa biraz daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum.
İKİNCİ YARI
İlk yarıda bize gol getirmeyen ortalardan ikinci yarıda vazgeçtik daha çok ayağa oynamaya başladık. Tabii oyuna giren oyuncularımız ve özellikle Kerem, burada belirleyici oldu. Babel’in kenardan içeri kat ettiği ve şut attığı iki pozisyon vardı ki sezon başından beri Babel’den beklediğimiz şeydi. Halil’in atmış olduğu gol oyunun ne kadar değişmiş olduğunu gösteriyor zaten. Savunma arasına kilit pas… Tabi dakikalar ilerledikçe rakip forvetten eksiltip orta sahada çoğalınca göbekteki o boşluğu da bulamaz olduk tekrar kenarlara özellikle Ömer ile ortalara yöneldik, ilk yarıdaki gibi yine işe yaramadı. Yeterli golü ve farkı bulamadık
AH’LAR VAH’LAR…
Geçen maçta “Saracci’nin hatalı taç atışı sonrası Taylan’ın kaptırdığı topta gol yememiz, Emre Akbaba’nın penaltıyı atamamış olması inşallah averaj olarak bizi zor durumda bırakmaz” demiştim. Maalesef bıraktı. Daha önce de Saracci’nin hatalı taç atışı ile gol yemiştik, Rize maçında Linnes’in hatasıyla gol yemiştik… Sezonun sonunda ligin en az gol yemiş takımı olarak bir çırpıda 3 tane bireysel ve çok basit hatadan gollerin olması işi böyle bir averaj hesabında geride kalmamıza sebep olan faktörlerden biri oldu. Çok üzücü…
SEZONUN ÖZETİ
Çok iyi başlayarak tüm spor kamuoyunun şampiyon adayı olarak gösterdiği takım olduk. 2 Avrupa maçı, 2 lig maçında güzel oyunla galibiyetler aldık. Sonrasında bir iniş başladı ancak kaybettiğimiz sadece skor değil oyun idi. Oyuncularda yeterli kondisyon bile yok gibiydi. Tabi ki büyük takım olarak toparladık ancak inişli çıkışlı görüntü devam etti. Sezonun ilk yarısını 39 puanla kapattık. 60 puanın 21’ini kaybettik. Şampiyonluk yarışındaki bir takım için çok fazla… 39 puan maç başına 2 puan ortalaması bile yapmıyor. Burada en büyük etken sakatlıklar oldu. Özellikle Feghouli’nin sakatlığı oyunumuzu çok etkiledi çünkü oyunun beyni olarak kullanıyorduk. Yeni oyun arayışına girdik tabi ki ve önce Onyekuru’lu sonra Babel’li oyunu bulduk ancak bulana kadar epeyce zaman geçti. Yeni oyunda Feghouli’de kendine yer bulamadı ama Gedson gibi biri sahneye çıktı. Herhalde herkesin de beğendiği performans ortaya çıktı. Gedson sahneye çıkarken Belhanda krizi yaşadık. Tabi ki takım ister istemez etkilendi. İlk yarıdaki Beşiktaş maçından sonra 8 maçta 8 galibiyet aldık. Hatay maçına kadar önümüz açık derken Ankaragücü ve Rize’ye toplam 6 puan verdik. Bize attıklarıyla Beşiktaş’tan yedikleriyle şampiyonluğun en belirleyici takımı olan Hatay’dan 3 yedik, ligin ilk yarısında son dakikada yediğimiz gol ile 2-1 yenildiğimiz Karagümrük’le bu kez kendi evimizde berabere kaldık. O 6 maçlık virajda kaybettiğimiz puanlar şampiyonluğu kaybetmemize sebep oldu. Tabi rakiplerimiz birbiriyle oynarken bizim galip gelemeyişimiz de 2. olamamızdaki en büyük faktörlerden biri. O gün fırsatı krize çevirmiştik. Sonra tekrar toparladık, rakibimizi net skorla yendik ama attığımız goller ikili averaja yetmedi.
PUAN HESAPLARI
Sezon boyunca defalarca matematik hesaplarına değindim. Son 10 maça girerken 8 galibiyet 2 beraberlik ile 86 puan yapmamız bizi şampiyon yapar demiştim ama ilk 2 maçtan 2 beraberlik alarak kredimizi dokdurduk. 84 puanın yeteneğinden süpheliydim. Puan olarak yeterli oldu ama averaj yetmedi 86 net şampiyon yapmış olacaktı.
SAHA DIŞI KONULAR
Sezon boyunca hakem hataları ve PFDK’nın verdiği kararlar canımızı çok yaktı. Fatih Terim hocamız da bunlardan sıkça söz etti ancak sizlerden özür dileyerek bu konulara girmeyeceğim. Çünkü ben futbolda teknik-taktik-gol haricinde diğer konuların konuşulmasını doğru bulmuyorum. Türkiye’de bu konuların olmadığı futbol sohbeti neredeyse imkansız ama ben inatla saha içinde kalacağım. O yüzden bu konuda affınıza sığınıyorum.
ASALETİN YETER
Bizim tezahüratlarımız içinde en sevdiğim diyebileceğim bir tezahürat var. Herhalde en uygun final cümlesi olacak.
Ölüm varmış, korku varmış
Bu dünyanın sonu varmış.
Bizim için yoktur tasa.
Kalbimde sen yaşadıkça
BAŞARILAR GELİR GEÇER, ASALETİN BİZE YETER,
Deplasmanda, Sami yen’de UltrAslan hep seninle…
Ejder Dilber
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber

Blog’un kuruluş amacı ve hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!