Galatasaray Geri Durmaz…

0
439
Kayserispor-Galatsaray
İki hafta sonra nihayet galibiyet!

Galatasaray geri durmaz, Galatasaray kabullenmez, Galatasaray pes etmez. Galatasaray bitti demeden bitmez!

Oysa ne güzel bir algı oluşmuştu değil mi? Belhanda gitti, hoca mutsuz, Soso oynamaz, takımın motivasyonu bozuldu. Galatasaray şampiyon olamaz artık.

Kendi akıllarınca, iki gün önce Belhanda’nın son derece haklı haklı nedenler silsilesi sonucu ama biraz da zamansız, bana da sorarsanız geç sayılabilecek şekilde gönderilmesi sonucu nasılda bir anda şampiyonluk yarışı dışında bırakmışlardı.

ndandaAma tabii ki öyle değildi. Maç öncesi Fatih Hocanın dediği gibi;  burası Galatasaray.  Burada kişilerin değil markanın ve armanın vazgeçilmezliği vardır. Hoca maç öncesi derslik konuşmasında, dosta güven veren düşmana ise ayağını denk alması gereken noktaların altını çizmiştir.

Bence maç öncesi konuşmasının en önemli yeri şurasıydı, “Uçakta sallantının olduğu yerde herkes hostese, kabin amirine bakar… Biz o bakılan haftalara geldik… Son 10 haftaya gelirken, enerji ve sinerjimizin kaybolmadığını herkes görecek.”

Tüm kara propaganda ve algılara rağmen Faslı’nın gidişi, kısa zamanda yapılan ve Hocanın da onayı alınan bir plan doğrultusunda gerçekleştirildiği ortadadır. Bu konu üzerinden bir bardak suda fırtına koparanların kim olduğu da bizce malumdur.

Hoca, maç sonu da benzer açıklamalar ile bizim bir ve bütün olmamız halinde bu art niyetli odakların oyunlarını boşa çıkaracağımız ile ilgili vurguyu yaptı.

Gerçekten de Galatasaray genel felsefesi içinde özellikle varış çizgisine yaklaşılan haftalarda hep başarılı olmuş ve Mayıslarda hedefe varmıştır. Şimdi o haftalara yaklaşıldıkça tahminim odur ki bu performansın yükseldiğini hep beraber gözlemleyeceğiz.

Maç öncesi

Öncelikle bu maçı çok değerli ve futbolu bilen bir dostum ile izlediğim için çok mutlu oldum. Ayrıca verimli değerlendirmelerde bulunmama katkıda bulundu.

Maç öncesi hocanın çift forvet ve Emre Akbaba tercihi, bir nevi “Kamikaze” hareketi gibi geldi bize. Çünkü 4-4-2 dizilişinde mükemmel oynayan orta sahada ısıran ve teknik, yani box to box’ı iyi oynayan, ya da çift 8 veya çift 6’yı geçişlerde becerebilen iki orta sahanız olması gerekmekte. Biz de bu beklentiye karşın nispeten yumuşak kalan orta saha ile bunun olamayacağını düşündük. Ama beklentinin dışında, 4-1-3-2 ile Galatasaray sahaya dizilince biraz daha dengeli bir oyun ortaya çıktı. İki formda golcüyü bir arada oynatmak, bu orta saha formasyonu ile bir risk gibi gözükse de gidişat öyle olmadı.

Tabi E. Akbaba kararı, maç öncesi Belhanda’nın gidişiyle beraber şakayla karışık “ilk 11 olabilir mi acaba?” düşüncemizi haklı çıkardı. Bir kez daha ifade edeyim ki benim, E. Akbaba’dan ne bu sezon için ne de sözleşme yenilenirse gelecek sezonlar için bir beklentim bulunmuyor. Hatta ona verilecek yıllık ücretin yerine, aynı rakamla, iki genç ve yetenekli oyuncunun takıma katılmasını daha evla görüyorum. Zira Emre’nin maçtaki görüntüsü de bu düşüncemi doğrular nitelikteydi.

Maçtan Kısa Kısa

Maçın genelinde, çift forvet oynamanın getirdiği hücum zenginliği oldukça dikkat çekiciydi. Sakatlık sonrası çok iyi dönen Falcao ve haksız yere bir hafta sahalardan koparılan Mustafa Muhammed’in yan yana oynaması belki de Kayseri temsilcinin beklemediği bir durumdu. Tabii bu dizilişle ya da başka bir deyişle, yanında ikinci forvetle oynamaya çok alışkın olmayan Mustafa bu bakımdan zaman zaman sıkıntı yaşadı. Ancak bu sistem uygulamaya devam edilirse, Mustafa da alışacak ve mutlaka görünen tutukluğunu üzerinden atacaktır.

Falcao demişken, ben dâhil taraftarımızın ciddi bir çoğunluğu ondan ümidi kesmişken muhteşem bir dönüş yaptı. Geçen hafta attığı iki gol ve bugün attığı gol, “ihtiyaç halinde camı kırınız” cinsindendi. Hele geçen hafta attığı ilk gol ve bugünkü golü, tam “Made in Falcao” golleriydi. Kendisine yakışan, işte böyle vurulur dedirten cinsten. Sadece gollerde değil sahada olduğu her an, oyun içinde kalan, diri, fizik olarak da iyi bir görüntü sergiledi.

Yeni transfer gibi mi dersiniz, hayat öpücüğü mü bilemem ama gerçek olan şudur ki, ihtiyacımız olan bir anda yetiştiği kesin.

Umarız yalancı bahar benzeri değil sezon sonuna kadar kalıcı ve sakatlıktan uzak bir performans sergilemeye devam eder.

Bu nokta da bir parantez de Saracchi için açmak isterim. Kronik bir sakatlığı olduğu artık netleşen bu genç oyuncu, sağlıklı olduğu her an, sahada müthiş katkı veriyor. Sezon sonu muhtemelen bu kronik sakatlığı nedeniyle kiralık sözleşmesi yenilenmeyecek olmakla beraber kalan tüm maçlarda sahada olabilmesi adına çaba sarfedilmelidir. Sürati ve hücuma katkısı yanında, takımda en isabetli “orta açan” oyuncu olduğu gerçeği ortadadır. Dün yine inanılmaz faydalı bir oyun ortaya koydu.

Benim görüşüme göre dünkü maçın yıldızı Saracchi ve Falcao olmuşlardır.

Galatasaray, maç içinde son 5 haftadır yenilmeyen HK Kayserispor karşısında maçın genelinde oldukça yüksek oranda topa sahip olma yüzdesiyle oynadı. Zaman zaman rakibini de ezdi. İlk devre, E. Akbaba’nın mevkiinde daha efektif başka bir oyuncunun varlığı, gol için 44 dakika beklememize gerek bırakmazdı diye düşünüyoruz. Uzun süredir ilk defa, özellikle soldan ciddi orta girişimi oldu. Tabi bunda özellikle kafa vuruşları iyi olan çift forvet sisteminin etkisi vardı. Ağırlığı soldan ve isabetli olan bu ortalardan golü bulmakta geciktik. Bunda şanssızlık da etkendi. Dikkatimizi çeken başka bir nokta zaman zaman  ve özellikle ilk devrede hücum presi iyi yapmamıza rağmen en baskın oynamamız gereken anlarda eksik kalmamızdı. İşte bahsettiğimiz yumuşak orta sahanın dezavantajı burada ortaya çıktı. Her ne kadar baskılı ve bol pozisyonla oynasak da hep o coşkunun saman alevi gibi parladığı ve genele yayılamadığını gözlemledik. Bu arada ilk devrede, topu baskıyla kaybeden rakibin, her pozisyondan sonra rövanşı alma hırsı ile yaptığı sertlik de hakemden cesaret alan bir biçimde devam etti.

Açıkçası Luyindama ile Donk’un arasında kalan taraftarımız dünkü özellikle ilk devredeki Luyindama performansından sonra bir daha düşünmelidir. Tamam, Donk da hata yapıyor. Ama ayağındaki topu da bu kadar rakibe ikram etmiyor. Maçın tamamında HS Kayserispor’un tüm tehlikeli ataklarında Luyindama’nın hataları var. Bu seviyede bir futbolcunun, artık bu tür hatalara son vermesi gerekiyor. Bir gün canımızı ciddi manada yakacak. Sezonun ilk yarısındaki Konyaspor maçını bir kez daha yaşamak istemeyiz elbette.

İlk devre hücumlara ve baskıya rağmen bu dizilişe alışkın olmayan takımın tam randımanlı bir oyun ortaya koyamadığını söylersek yanılmış olmayız.

İkinci devre başlarken açıkçası E. Akbaba değişikliği bekliyorduk ki hoca devre arası değişikliği pek sevmediği için yine beklentimizde yanıldık. Hatta hoca, HS Kayserispor değişiklilerine kadar beklediği bu süreçte E. Akbaba’nın kaçırdığı kafa vuruşu ve bir Süper Lig topçusun yakışmayan, ıska geçtiği top dışında orta sahada oynanan bir oyun oldu.

68’de gelen değişikliklerle beraber, Onyekuru ve Kerem’in girişi, hücuma çıkmak isteyen rakibi tedirgin etti ve çıkmasını, pozisyon ve golü bulmasını engelledi.

Aslında maçta ikinci golü bulduğumuz 81. Dakikaya kadar, hep sezonun ilk yarısında oynadığımız HS Kayserispor maçı ve beraberlik aklımızdaydı. Belki de sezonun en iyi maçını oynadığımız halde, talihsiz biçimde berabere kaldığımız o maç yüzünden, acaba tarih tekerrür eder mi diye 81 dakika boyunca hep düşündük.

Gerçi oyuncu değişikliklerinden sonra beklediğimiz coşkuya kavuştuk. Üstelik Soso’nun 75’te oyuna dâhil olmasıyla fark beklentimiz artmıştı.

Bu noktada Soso’nun yaklaşık 20 dakikalık performansından bahsetmeliyiz. Sivasspor maçında sahalara dönen Soso tutuktu. Bugün ise oynadığı sürede daha gayretli, daha verimli ve ben buradayım der gibiydi. Galatasaray’da haftalardır üzerinde durduğumuz “10 numara” oyuncusu eksikliğine nazire yaparcasına Onyekuru’ya yaptığı asist, düşüncelerimizi haklı çıkarıyordu. Takımda, bu pozisyonda oynayabilecek en uygun oyuncu kendisi. Hızla form tutmasını ve 90 dakika oynayacak hale gelmesini bekliyoruz. Alanyaspor, Erzurumspor ve Ankaragücü maçlarında, onun bu özelliklerine çok ihtiyaç duymuştuk. Soso olsaydı, o maçlar çok daha kolay geçebilirdi.

İkinci golde yine Onyekuru’nun, bilindik sürat ve tekniği ile “Falcao’nun ona asisti” sayesinde attığı gol o beklenen ve geç gelen coşkunun eseriydi.

Nihayetinde zaman zaman endişe duysak da sonunu iyi getirdiğimiz farklı bir galibiyetle İstanbul’a döndüğümüz bir maç oldu. Özellikle maçın son bölümündeki iyi oyunumuza Kerem’in çalışkanlığı ve oyun aklının da katkıda bulunduğunu belirtmeliyiz.

Taraftarımız lütfen Kerem için sabırlı olsun. Mutlaka gerektiği yerde, gerektiği kadar süre alacaktır. Şu an hamle oyuncusu olsa da Taylan örneğinden yola çıkarak, uygun zamanın, onun için de geleceğini bilmeliyiz.

Şampiyonluk Gelir Mi?

Ligdeki konumu ne olursa olsun, Galatasaray şampiyonluk şansı matematiksel olarak bitmediği müddetçe, en önemli şampiyonluk favorisidir her zaman. Beklenilen aksine ilerleyen haftalara sonuç odaklı olmanın yanında, ben takımdan, daha iyi futbol beklentisi içindeyim. Çünkü ekstra form tutan oyuncular ve tutacak olanlar var. Ve sona doğru dirilen, kendine gelen genlere sahip olan bir Galatasaray olmuştur hep.

Bizce, bu sezon şampiyonluk demek önümüzdeki beş seneyi kurtarmak demek. FFP zincirinden kurtulup UCL gelirleri ile önümüzün açılması demek. Belki de yeni bir Avrupa kupası için başlayacak zorlu yola çıkmak demek.

Düşman çok ve her yerde. Aslında düşman kelimesini kullanmak da itici olabilir ama rakip olmak yerine düşman olmak isteyenler bundan sorumlu.

Beraberliği sağlamak ve mutlu sona ulaşmak için her an her yerde desteğe devam etmeliyiz.

Unutulmasın ki Mayıslar bizimdir.

Galatasaray’la kalın esen kalın.

Pusulanız Galatasaray olsun.

Twitter: https://twitter.com/byymiralay

İletişim: 3numaraliuye@gmail.com

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız