Geleceğe Adım!

0
1219
Galatasaray farklı kazandı!

Geçtiğimiz hafta Kayserispor maçında rekor düzeyde pozisyon bulmuş, bunları atamamış ve bir penaltı golü ile öne geçmiştik. Üstüne de rakibimiz penaltı golüyle birlikte eksik kalmıştı. Rakibin on kişi kalmasına da güvenilerek birden yapılan değişiklik sonrası takım henüz yeni alan paylaşımına odaklanamamışken gelen zincirleme hatalar sonucu beraberlik golü yemiş ve sonrasında yaşadığımız panikten çıkamadığımız için maçtan beraberlikle ayrılmıştık. Belki iki dakika daha gol yemesek farka gidecektik. Futbol işte bu yüzden güzel değil mi? Oyun içindeki bir an bile her şeyi değiştirebiliyor. Tabii ki değişikler tartışılabilirdi ama ben bunun yerine tüm eksiklere rağmen oyunumuzun pozitif gelişmesine odaklanmamız gerektiğini yazmıştım. Bununla ilgili çok fazla eleştiri aldım. Özellikle yeni okurlardan Hoca’yı eleştirmemekle ya da eleştirememekle bile itham edenler oldu. Oysa Fatih Hoca’yı uzun süredir benden daha çok eleştiren yoktur. Özellikle bu yazımı Fatih Hoca da okumalı diyen onlarca yorum almıştım. https://www.3numaraliuye.com/vasati-degil-ruyalarimizi-istiyoruz/ Hatta bu yazıdan sonra sahada değişen tercihleri görünce _Hoca da yazıyı okumuş_ diye düşünmekten kendimi alamadım.

Geçen hafta seyircisiz de olsa evimizde ilk bölümde daha fazla pozisyon bulmuştuk. Bu maç ilk bölümde o kadar etkin olamasak da yine de bir deplasman oyununun çok üstünde baskı kurduk. Her iki maçında senaryosu benzer daha çok pozisyon bulan, neredeyse hiç pozisyon vermeyen ama gol atmakta zorlanan ve ilk golü ancak penaltı ile bulabilen bir Galatasaray. Bugün değişen neydi. Golden sonra, daha konsantre bir oyun ve iki farkı bulmayı başarabilen bir takım olması geçen haftayla bu hafta arasındaki farkı yarattı. O yüzden yazdım geçen haftaya da bu haftaya da aynı payeyi vermek ve geçen hafta yaşadığımız hatalardan ders çıkarmamız lazımdı. Bu hafta golden sonra tek fark varken Hoca aynı anda üç oyuncu değiştirmek gibi risk almadı. Takım da daha önceki maçların aksine 1-0’lık süreçte daha işi daha sıkı tuttu. Üst üste savunmadan çıkmakta zorlandığımız bir anda Fatih Hoca’nın “yine başladık!” nidasını duyduk bir kez. Ondan sonra kendine gelen takım, sonraki süreçte bizleri üzmedi.

Ne değişti?

Galatasaray’da çok ciddi sayıda eksik varken takımda ciddi bir değişim var. Değişen ne peki?

  • Öncelikle Hoca’nın oyuncular ve aynı oyuncuların oynadıkları pozisyonlardaki tercihlerinin bu konuda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hoca eğer kolaya kaçsaydı Feghouli her zamanki yerinde oynar, Oğulcan hiç oynamaz ve yerine Ömer Bayram oynardı. Belki kazanır belki kaybederdik ama gelecekten bir gıdım yol alamazdık. Bu tercihler birlikte hem saha içinde hem de gelecekte kulübede alternatifler kazanmış oldu. Bu kadar eksik oyuncuya rağmen güçlü bir oyun oynayan on bir çıkarıyorsunuz. Bunun yanında Kerem, Jesse ve Ali Yavuz Kol’u yavaş yavaş sahaya çekiyorsunuz. Üstüne üstlük de yedi tane direkt on bire alabileceğiniz as nitelikli oyuncunuz rekabete dönecek. Her zaman yazarım ya “her kriz bir fırsattır.” diye işte bu kriz de bize bu fırsatı yarattı. Belki de devre arasında para saçacağımız bir transfer periyodundan kurtularak geleceğe adım atmış olduk.
  • Oyun içinde değişen ne oldu derseniz, geçen hafta yaptığı hataya rağmen Donk’tan itibaren başlayabiliriz. Öncelikle Donk ve Marcao’nun geçen sezonun harika sekiz haftalık periyodundaki uyumlarını hatırlamak lazım. Topa hakim, baskılar karşısında rakibe karşı hep bir fazla düşünme şansı elimize gelmiş oldu. Bunu yazarken Luyindama’nın ligin en önemli stoperlerinden birisi olduğunu ve önünde sonunda formayı alabileceğini biliyorum. Ama kısa vadeden uzun vadeye geçerken olması gerekenin bu olduğunu düşünüyorum.
  • Linnes ile devam edersek; Omar ile Linnes arasındaki farkı konuşmak lazım. İkisi de çok üst düzey oyuncular değiller. İkisi de çok iyi ortalar yapabilen bekler değiller. Omar biraz daha defansif, Linnes ise biraz daha ofansif. Linnes’in Galatasaray takımının gerçeğini de bilmesiyle daha çok hücumda konumlanmaya çalışması takımın savunmadan çıkışlarında elini güçlendiriyor.
  • Taylan’ın üstüne koyarak ilerlemesini yeni bir olay saymadığım için Taylan’ı atlayacağım. Golünü de zaten haftalardır bekliyordum. Diğer iki ve en önemli değişime değinmek istiyorum. Feghouli’nin orta sahada yeni bir akıl olarak devreye girmesi, toplu ve topsuz oyunda takımı yönlendirmesi bu gelişimdeki en önemli unsurlardan.
  • Diğer unsur ise Oğulcan Çağlayan’ın bloklar arası geçişte yeni bir alternatif yaratması. Fatih Hoca’nın geçmişte Drogba ile Burak Yılmaz’ı oynatırken yarattığı, zaman zaman Umut Bulut’u da kullandığı ikinci forvet opsiyonunu ben Oğulcan Çağlayan’la bir kez daha yakaladığımızı düşünüyorum. Böylece sadece en doğrusu yapılarak girdiğimiz pozisyonlar yerine oyunun farklı bir akışında pozisyon yaratan, baskı yaratan, hava toplarında bir alternatif daha yaratan bir opsiyon daha ortaya çıkmış oldu. Ve ceza sahası içinde, santrfor harici etkinliğimizin sadece Feghouli’nin ayaklarının o günkü performansına bakması sorunu da ortadan kalkmış oldu.
  • Bunlara ek olarak ağır sakatlıklardan dönen Emre Akbaba’nın oyun etkinliğini arttırmaya başlaması da önemli etkenlerden. Zaten ceza sahasına yakın yerlerde en zor zamanında bile katkı veren Emre Akbaba’nın kaleden uzak sürecinde de etkinliğini arttırmaya başlaması gerçekten sevindirici.
  • Takımda geçen haftadan sonra en önemli fark pozisyonları golle sonuçlandırma oranının artması ve Diagne’nin önde daha hareketli bir oyun ortaya koyması. Kötü bir penaltı atarak gol kazanmasını bir yana bırakırsak, Diagne’nin daha istekli olması tabii çok önemli bir etken ama ben Oğulcan’ın O’na verdiği destekle birlikte daha rahatladığını da düşünüyorum. Bu anlamda bu iki haftadan çıkan sonuç bana yıllar önce Elmander’in “4-4-2” işaret ettiği Gençlerbirliği maçı ve sonraki sürecini hatırlattı. Umarım çok daha iyisini göreceğiz.

Fatih Hoca eksikler dönünce ne yapmalı?

  • Bu takımdaki en favori oyuncularımdan birisi Luyindama bazılarınız bilir. Ama ben saha içi adaletin, şansını iyi kullananın ve saha içinden verilen cevapların her zaman yanındayım. Yeni bir mecburiyet doğmadığı sürece Marcao ve Donk ikilisi bozulmamalı.
  • Linnes ve Omar arasında da yeni bir arayış zorunda kalana kadar tercih Linnes olmalı. Bu iki tercih takımın savunmadan çıkışlarında mevcut form durumları ve oyuncu karakterleri açısından en önemli tercih. Tabii daha iyi savunma yapan Omar’ı daha çok ve daha iyi hücum yapma konusunda ikna edebilirseniz orada vasatın üstüne çıkma şansı elde edebilirsiniz.
  • Aslında ben iyi oynayarak kazanan takımların bozulmaması gerektiğini düşünüyorum. Yani Falcao ve Belhanda dahil tüm oyuncuların isimleriyle değil de verdikleri katkılarla formayı kazanmalar gerekir. Bir tek Saracchi konusunda tereddüt ederim. O da geçen haftaki iyi oyun sürecinin önemli oyuncularından olması ve daha ofansif katkı veriyor olmasından. Ancak Emre Taşdemir’i de üst üste hiç bu kadar iyi görmedim. Bonservisli ve en ekonomik oyuncumuz olması nedeniyle yeni bir koşula kadar Emre’yi tekrar on bire koymak da yanlış bir tercih olmaz bence.
  • Elimizde iki tane ana santrfor bir tane de alternatif santrfor var. Falcao yıllık maliyeti yüksek ve sezonun çoğunda sakat bir oyuncu. Diagne bu haftaya kadar umutsuz olduğumuz ama çok ciddi bonservis ücreti ödediğimiz neredeyse “ölü yatırım” noktasına gelmiş gol kralımız. Babel yaşlı haliyle ciddi bir yıllık ücret ödediğimiz ve sol kanatta el freni ama santrfor alternatifinde en aklı başında ve fizik olarak en iyi durumda olan santrfor alternetifimiz. Tüm bu süreci geleceğe dönük düşündüğümüzde, Falcao’nun devre arası Amerika opsiyonlarını da düşününce, özellikle bu hafta yaşanan opsiyondan sonra ben Diagne’yi kazanmamız gerektiğini düşünüyorum. Babel ise sezon içinde iyi bir alternatif olmaya devam edecektir. Hatta şimdiden Falcao’nun ayrılığı ihtimaline karşın gelecek vadeden, ekonomik bir santrfor transferine de hazırlanmalıyız bence. Maaş yükünü azaltıp, daha genç ve dinamik bir takım olma yolunda ilerlemek için güzel bir hamle olur.

****

Bu maçla ve geleceğe dönük çok not aldım maç boyunca. Yazmakla bitmiyor, o yüzden kısaca şöyle özetleyeyim; Galatasaray bu geceden bile şampiyonluğa yürüyebilir. Bu maçtan sonra sağlanacak bir forma adaleti ve akabinde yaşanacak rekabet belki de şampiyonluğun anahtarı olacak. Aslında bu sezonla o sezon birbirine benziyor. Yaptıkları şike sonucu eksi puan alması kesinleşen ezeli rakiplerimizin şampiyonluk şansı yaşaması için play off gibi bir “element uyduran” dönemin federasyonu uzun bir lig yaşanmasına sebep olmuştu. Bu sezon limit konusunu görmezden gelerek şikenin yeni bir türünü yaratılması ve küme düşmenin kaldırılmasındaki adaletsizlikler bana o sezonu hatırlatıyor. Siz ne dersiniz?

Sonsöz

Daha önce bir şampiyonluk aldığımız, bir tane de şampiyonluk bıraktığımız Rizespor deplasmanından bu sefer başka bir hikâye çıktı. Daha önce ayağı kırılan Emre Akbaba’ya bir şampiyonluk hediye etmiştik. Bu sene de Muslera ve Andone’ye bir şampiyonluk hediye edebiliriz, kim bilir?

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız