“İstanbul Bir Saray Tek Hakimi Galatasaray” (*)

0
404

Kazanmak, bazen zor bazense kolaydır. Kimi zaman siz kazanmayın diye yolunuza inanılmaz engeller koyarlar ama siz bir ekip olmuşsanız, camia olarak bütünleşmişseniz ve kenetlenmişseniz, o engeller size vız gelir. Tıpkı dün akşam yaşanan gibi. Bu sene tribünden izlediğim ilk kez Galatasaray maçında, berbat hakem kararlarına rağmen galibiyet nedeniyle oyuncu, teknik ekip ve taraftarımızı kutluyorum. Taraftar demişken, oradan başlasak daha iyi olacak sanırım. Federasyonun her yaptığı ceza değerlendirmesinde, bir kez daha adaletin kime, neye göre olduğunu anlamadığımız kararlar çıkmakta. Biz yazmaktan bıktık ama onlar birilerinin borazanlığını yapmaktan, ayakçısı olmaktan sıkılmadılar. Üst yönetenleri sürekli değişmekte ancak altta Galatasaray düşmanı kadrolar, hep aynı kin ve nefretle Türkiye’nin en büyük camiasını karşılarına almaya devam etmekte. Siz stadın 40 blokluk kısmını kapattınız. Sonuçta ne oldu? 20.215 biletin tümü devrederek, yine stat tıklım tıklım doldu. Galatasaray çok büyük bir camiadır. Her hafta o stadın tümüne ceza da verseniz tekrardan ertesi hafta tümü dolar. Çünkü “Galatasaray bir his takımıdır”.

Bir parantez de yine yazmaktan, söylemekten sıkıldığımız ve hatta midemizin bulandığı hakem konusu var. Rakibin golünün ofsayt olduğunu mu konuşalım -ki aynı VAR hakemi bir başka maçta benzerini ofsayt takdiriyle iptal ettirmişti- yoksa yalnızca rakip kalecinin 5 dakika çaldığı ilk devreyi, sadece 2 dakika uzattığını mı? Yoksa aynı pozisyonda 2 penaltı var iken, VAR’dan iptal edilen penaltıyı mı? Maç boyunca faullerin standart olarak verilmemesi ya da sarı kartlı oyuncunun 3 sarı kart daha görmesi gerekirken adeta sahada tutulması için delicesine gösterdiği çabayı mı? Sezonun koskoca ilkyarısını, sadece bir karar üzerinden, sanki hakem kararları ile lider bitirmişiz gibi bir hava yaratılırken, dün maçın yukarıda zikrettiğimiz bu kararlar sonucu puan kaybıyla bitmiş olsa, hesabını kim verebilirdi? TFF, sizden sadece ve sadece adalet bekliyoruz başkaları gibi kayırılma değil. Gölge etmeyin yeter!

İlk Yarıdan Notlar

Uzun süredir birlikte olmayan ideal kadrosu dün akşam sahada olan Galatasaray, maça beklendiği gibi önde baskı yaparak ve hızlı başladı. Henüz 4. dakika oynanırken kaçırdığı gol, bu konuda bize fikir verecektir. Fazlaca eksiği olan Antalyaspor ise bu baskıyı kırmaya çalışarak orta saha kurgusu ve hızlı oyuncuları sayesinde geçiş hücumu planlamıştı. Genelde bir takımda çok eksik olması diğer takımın hele de favori ise, maçı kolay kazanacağı algısını oluşturur. Oysa reelde bu böyle olmamaktadır. Zira, rotasyon oyuncusu adını verdiğimiz yedekler, formayı kapmak ve kendilerini daha çok gösterebilmek için ekstra performans verebilirler. Dün de maçın özellikle ilkyarısında Antalyaspor böyle bir oyun oynadı. İlk yarı boyunca biz fırsatlar yakalasak da Antalyaspor, gerek oyunu soğutarak ve gerekse hızlı hücumlar ile bizi geri koşturarak skorda dengenin bozulmasının önüne geçti. Hatta her ne kadar başı ofsayt olsa da, direkten dönen topları ilk yarının belki de en tehlikeli pozisyonuydu. İlk yarıda zaman zaman, aceleci ve telaşlı bir oyun oynadık.

****

Sanırım bunun en önemli sebebi, rakipler henüz maçlarını yapmadan önce daha ilk yarıdan fişi çekip rahat edebilmekti. Ancak Boey, Kerem ve Icardi girilen pozisyonları cömertçe harcadılar. Özellikle Kerem, bazen inanılmaz güzel hareketlere imza atarken bazen de çok acemice ve hatta bazen de bencilce davranarak birçok olası golün önüne geçiyor. Genel olarak, son maçlara göre hücum ritmi biraz aksayan Galatasaray, rakibe direkten dönen top dışında fırsat vermese de yine uzun süredir ilk kez gol atmadan bitirdiği ilk yarıyı yaşadı. Seyirci, müthiş refleksle her an maçın içindeydi ancak bu sanki Galatasaray’ın oyun ritmini bulmasına çok katkıda bulunamadı. Kolay değil, bir yandan da son 11 resmi maçın art arda kazanılması da bir gerginlik yaratıyordu haliyle. Unutmadan, her maçta yıldızlaşan rakip kaleciler kervanına Antalyaspor kalecisi Leite’yi de eklemekte fayda var. İlk yarının berabere tamamlanmasında, geçirdiği vakit kadar yaptığı önemli kurtarışlarında rolü vardı.

İkinci Yarı ve Goller

Galatasaray, ikinci yarıya biraz daha iyi hücum ederek ve biraz daha seyirci baskısını arttırarak başladı. Hep derler ya, futbolda atanın ve tutanın iyi olacak. Tutanın, Türkiye’nin en iyisi, atanın ise dünyanın sayılı oyuncularından birisi olması, bu sene Galatasaray’a şampiyonluk yolunda önemli avantaj sağlıyor. Icardi gibi bir forvetin varsa, topu onunla birçok kez buluşturduğunda, mutlaka gole kavuşursun. Galatasaray bunu çok daha fazla yaparsa daha fazla gol atacaktır. Dün ikinci devrenin başlarında, kendini markajdan sıyırıp pozisyonu bulduğunda, müthiş bir kafa vuruşu ile golü buldu. Hep söylüyoruz, Icardi sadece bir ceza alanı golcüsü değil aynı zamanda hücumda çok iyi bir pas istasyonu ve hatta iyi bir pasör. Tabiri caiz ise “etinden sütünden” ziyadesiyle istifade edilmelidir. Yanı sıra, ofsayttan kurtulmak için maçın içinde sürekli bir çaba içinde olması, akademinin genç forvet oyuncularına örnek teşkil etmelidir. Ve de ne yapıp edip bonservisi alınmalıdır.

Her ne kadar pahalı görünse de, geçmişte sadece Gomis’in gönderilmesi sonucunda, havaya uçan milyonlarca Euro hatırdan çıkmamalıdır. Golün asistinin ise ilk yarıda ara sıra bencillikten kurtulamayan Kerem’e ait olması da ironiktir. Gol sonrası yatmaya değil futbol oynamaya geldiğini hatırlayan Antalyaspor’un, birinci bölgeyi öne sürüp hücum etmesi, bize de pozisyon zenginliğini getirdi. Bu noktada anlam veremediğimiz konu, bir süredir düşüş içinde olan Rashica’ya Okan hocanın bu kadar sabredip neden Barış’a oyuna almadığıdır. Tam skor avantajı ile, oyunda ritim bulup pozisyon sayımız artmaya başladığında, önce uydurma ve zorlama bir faul sonra emsallerinde ofsayt sebebiyle iptal edilen ne hikmetse bize geldiğinde iptal edilmeyen bir golle maçta denge oluştu: 1-1

****

Bunun üstüne Galatasaray yine sağlı sollu ataklar ile rakip kaleyi ablukaya aldı, Sergio’nun vuruşunda rakip defanstan seken top ağlarla buluştu ve tekrar öne geçtik. Bundan sonra olanlar daha ilginçti. Çünkü bir değil iki penaltı olan pozisyon, öyle ilginç ve gülünç bir kararla iptal edildi ki akıllara zarar denecek cinstendi. Farkın açılmasını engellemeye ve Antalyaspor’un maçın içinde kalmasını sağlamaya yönelik bu saçma karar, doğal olarak takımı ve tribünleri de gerdi. Amaç sanırız ki stadın yine bir kısmını kapatmaktı. Ancak yukarıdaki satırlarda bahsettiğimiz gibi bu beyhude bir çabadır. Maçın son 20 dakikalık bölümüne girerken nihayet Rashica’yı çıkaran Okan hoca, Yunus tercihi ile bizi bir kez daha şaşırttı. Oysa tribünlerin geneli Barış’ı bekliyordu. Nitekim sağ kanattan beklediğimiz verimi maalesef maçın sonuna kadar alamadık. Oysa sol kanat, Mertens ve Kerem uyumuyla daha verimli oldu ve ciddi pozisyonlar da o kanattan geldi. Yunus büyük ihtimalle Galatasaray’ın istediği kanat oyuncusu hüviyetine bir türlü kavuşamayacak. Bununla ilgili yönetimin bir tasarrufu olacaktır ancak sezon ortası mı yoksa sonu mu olur, onu göreceğiz. Bir parantez de Torreira’ya açmak gerekiyor. Tam bir dinamo. Yıllardır eksikliğini hissettiğimiz o “kemik gibi” 6 numara. Allah nazardan saklasın. Seyrederken biz yoruluyoruz.

Umarım bu çizgiyi bozmaz. Olası şampiyonlukta çok büyük katkısı olacağı yadsınamaz. Bu noktadan sonra maçın sonuna kadar rakibe sadece bir önemli pozisyon veren Galatasaray, kalan dakikalarda kendini sıkmadan sonucu alarak tribünleri dolduran ben de dâhil, 47.000 taraftarının mutlu biçimde evine dönmesini sağladı. Bu galibiyet şampiyonluk yolunda kazanılan sadece bir mücadele ancak her hafta gerek saha içi ve gerekse saha dışı etkenler ile karşımıza birçok sorun çıkacaktır. Bunları aşmak birlik beraberlik sağlandığında kolaydır ki bu sezon elde edilen iyi neticeler ile bu birlik ve beraberlik daha da güçlenmiştir. Maçtan sonra son 12 resmi maçın kazanıldığı, son 9 lig maçının galibiyetle bittiği istatistiklere geçti. Bu çok ciddi bir başarıdır. Şampiyonluk genelde, böyle seriler ve kötü oynarken de kazanabilmek ile gelir. Haftaya Giresunspor deplasmanından alınacak bir galibiyet ve sonrasında iki iç saha maçını galibiyetle bitirebilmek, şampiyonluğun bize kalırsa % 51’i demek olacak. Tabii bu arada çok fazla para saçmadan yapılacak 2 veya 3 nokta transfer de gündemde. Şu ana kadar hem yönetsel hem de Galatasaray’ın haklarının korunması bakımından çok iyi bir performans gösteren yönetim transferle ilgili gereken aksiyonları alacaktır diye düşünüyoruz. Her gününüz sarı-kırmızı, Pusulanız Galatasaray olsun!

(*) ultrAslan

Twitter: https://twitter.com/MiralayMMAkdag

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız