İstikrar ve Forma Adaleti, Şampiyonluğun Şifresi!

0
618

Ben hiçbir başarılı Galatasaray döneminde çok geniş kadronun işimize yaradığını görmedim. Ancak bu bilgiye rağmen ben dahil olmak üzere kaliteli oyuncu transfer gördükçe mutlu olan bir duyguya bürünüyoruz. Sonra en ufak aksaklıkta oyuncu değişimleri talep ediyoruz. Bunu binlerce insan dile getirince sanki bu değişiklik olunca her şey güzel olacakmış gibi bir kabule bürünmeye başlıyoruz. Kabul etmeyeni de baskı altına alıyoruz. Bizler gibi taraftar olan Okan Buruk da ne yazık ki bu sese kulak verdi ve haftalar sonra en kötü oyunumuzu oynadık.

****

Yeni bir takım olurken önce sorunsuz bölgeler ararsınız. Bunu bulduktan sonra değişikliklerinizi sorunlu bölgeler üzerinden yaparsınız. Galatasaray zorlu fikstürünü atlatırken en sağlam ayağı savunma istikrarıydı. Sonra Torreira’nın eklenmesiyle birlikte verimi artan Oliveira ile istikrarlı sayısı yediye çıktı. Mertens’in takımın hücumdaki savunmasını hareketlendirmesi ve Seferoviç’in yerine Gomis’in devreye girmesi ile sayı kısmi de olsa dokuza çıktı. Yüksek beklenti içinde olduğumuz oyunculardan Yunus, iyi başlangıcına rağmen düşüşe geçti. Kerem’se iki gol attığı hafta dışında beklentilerin altında kaldı. Sorun basitti… Hücumdaki aksaklıklar ama Okan Hoca’nın taktiksel dokunuşuyla ama isim değişiklikleriyle çözülecekti. Güvenli bölgeler ise elde tutulmalıydı.

Yani kaleci, savunma dörtlüsü, Torreira ve Oliveria’dan bir piramit bir çekirdek oluşturabildik. Sorunumuz Mertens’in kaleden uzak kalması, hücum alışkanlığı oluşturamayan kanat oyuncuları ve 37 yaşındaki Gomis’ten oyun açısından kısmi ama skor açısından verimli katkıydı. Bu süreçte herkes Kerem, Yunus ve Aanhoolt’a odaklandı. Oysa Aanholt bir savunma oyuncusuydu ve önceliği savunmaydı. Takımın rakip sahaya güven içinde yerleşmesine ve orta sahamızın daha güvenli bir şekilde topla buluşmasına katkı sağlıyordu. Bu güvenle oynayan Oliveira sürekli asist ve şut denemeleri yapıyordu. Topları direkten dönmese ya da Kerem ile Yunus daha ona daha etkin yanıtlar verse sezonun transferi ilan edilmesi kaçınılmazdı. Kerem ve Yunus’tan daha iyi hücum beklenmesi normaldi ama Okan Hoca burada da kendisini yabancı sınırı meselesinde sıkıştırdı. Oysa milli maçtan moralsiz ve güvensiz dönen yerli oyuncuların ilk alternatifi İstanbulspor hazırlık maçının morallisi Barış Alper’di. Bu yabancı oyuncu sınırına doğru noktadan bakamazsanız madara olursunuz. Yerli oyuncu yerli ile yabancı oyuncu da yabancı ile öncelikli olarak rekabet edecek ki bu sınırda sorun yaşamayalım. Yerli oyuncu yabancıdan forma alırsa da zaten öpüp başımıza koyalım.

Okan Hoca Ne Yaptı?

İlk büyük kesiği Adana Demirspor maçında Van Aanholt’a attı. Orta sahada savunma açısından güven veren Fredrik Midtsjö’nün güvenli savunma oyununu Oliveira’nın takımı hücuma taşımasına tercih etti. Orta sahada boşluklar verdiğimiz doğruydu ama bu boşlukları Oliveira’dan değil Mertens’in geçici pozisyonu olmasından kaynaklı veriyorduk. Geçen hafta Adana Demirspor maçında şöyle yazmıştım:

“Fredrik Midtsjö’nün bugünkü katkısı yadsınamaz. Ancak ilk haftalara bakarsak da Oliveira’nın hücum noktalarında kilit bir pozisyonda olduğu bir gerçek. Okan Hoca ya Mertens’ten ya da Gomis’ten vazgeçmeli ama Oliveira’yı sahaya mutlaka sahaya sürmeliydi. Oliveira sahada varken bek oyuncuları ve kanat oyuncuları rakipler için daha ciddi bir tehlike olurken, ceza sahasında topla buluşma sayısı inanılmaz yüksek oluyordu. Santrforu oyuna dahil edemesek de karambol anları ve rakibin hataya zorlanmaları nedeniyle goller ve pozisyonlar buluyorduk. Bugün Oliveria’sız oyunda ne beklerimiz ne Yunus ve Kerem atak sürekliliği yakalayamadı. Bu olmayınca çabuk sonuca gideceğimiz bir oyunda Adana Demirspor’un direncini yükselttik ve maça ortak ettik.”

Adana Demirspor maçındaki değişiklikler takımı savunma anlamında güçlendirmiş ama Oliveira’nın yokluğu dışında taşları çok oynatmamıştı. Bugünse Mertens’ten vazgeçmemek, Mata’yı bir an önce dahil etmek adına bütün doğrulardan vazgeçerek adeta geçen sezondan bir Galatasaray izledik. Bu sefer sahada isimler vardı ama ne yazık ki sahada isimler değil “takım olan kazanıyor.”

Karşımızda kötü gününde olan, hakemi arkasında hissetmeyen bir takım olsa belki de üç farkla kazanacak ve hepimiz mutlu olacaktık. Ama ne yazık ki çok diri savunma yapan, hiçbir oyuncumuzu arkasına döndürmeyen bir Kayserispor vardı. Mertens, Mata fiziksel olarak yokları oynarken İcardi ise santrforunu unutan Galatasaray geleneğini yaşıyordu.

Bu Maç Ders Olmalı

  • Kazımcan’ı kötü bulduğumdan ya da fatura kestiğimden değil istikrar ve forma adaleti yönünden Aanholt’tan formayı ancak sakatlık, ceza ya da maç sonunda hücum için alınacak bir risk tercihi alabilir. Düzgün savunma yapan dörtlü asla bozulmaz. Özellikle başka sorunları çözememişken. İlla ki Aanholt olmayacaksa takımın diğer taşları yerli yerinde olmalı ki Kazımcan kendisine güvenli bir adaptasyon zamanı bulsun. Ezberi bozulmuş, istikrarsız bir takıma geleceği olan bir genç oyuncuyu yem edemezsiniz.
  • Takımı hücum taşıyan, duran toplarda hiç yoksa tehlikeli noktalar bulma çabasıyla etkili denemeler yapan, frikiklerde direğe takılan, uzaktan şutlarda direğe takılan ve sonuca ulaşsa “Prime Selçuk” dönemi hasretimizi giderecek Oliveira sahadaki yerini her zaman almalı. Diğer isim rakibe göre Fredrik Midtsjö mü olur, Mata mı olur, Mertens mi olur ya da yerli rotasyonu için Berkan mı olur bilemem. Ancak isimleri değil takımı düşünüyorsanız elde sağlam verisi olan bir oyuncuyu yok sayamazsınız.
  • Hücum üçlüsünün belli ezberlerin dışına çıkamaması, hep bireysel yeteneklerinden beklenti içine girilmesi Okan Hoca’ya yazar. Bu haftaya kadar Kerem ile Yunus’un yer değiştirdiği olmadı. Santrforun kanada, kanat oyuncusunun içeri girdiği denemeleri çok az yaptık. Böyle stabil hücumun savunması da kolay olur. Oliveira, Gomis ve Boey’den başka fark yaratan da bulmakta zorlanırsınız.
  • Kötü oynarsınız ama duran toptan gol atarsınız. Bu hafta Sargon Duran adlı bir duran top antrenörü geldiği söylendi. Mağlup duruma düşene kadar kornerlerde bir kıpırdanma gördük ama golü yiyince aceleci kornerlere devam ettik. Kötü hakem kararları, yerden kalkmayan rakip oyuncu denklemini bozacak yegane şey duran toptan gol bulmak. Bugün Barış’ın eline çarpan topta bunu gördük aslında. O gol nizami olsa maçın seyri değişirdi. “Dört senelik çile, bitsin artık bu sene! Duran toptan gol at artık! Seni sevmeyen ölsün!”

Arda Kardeşler

Bu maçta galibiyeti değil, beraberliği bile hak etmedik. İlk devredeki oyunla daha fazla pozisyon vermemek, gol yememek mucizeydi. Attığımız golü bile yaptığımız hatalar zincirinden sonra şansa attık. Bir mucize olsa Abdülkerim’in kafası ile bir puan alır sevinçten deliye dönerdik. Ancak hepimiz biliyoruz ki Boey’e yapılan hareketi bizim hücum oyuncumuz yapsa o gol VAR’dan dönerdi. Fauller, kartlar, uzatma dakikaları ile hep alıştığımız, kanıksadığımız bir hakem izledik. Bu maç tekrar hatırlatma olsun. Kötü anımızda “düşene bir tekme” hevesinde olmaya hazır hakemler var. Dersimize iyi çalışmadığımızda böyle ince keyifler yaparlar.

Sonsöz

Bu maçın kaybı önce Okan Buruk’a yazar, iyi gidenleri bozduğu, kötü gidenleri düzeltmediği için. Bariz aksaklıkları taktiksel açıdan çözemediği halde Kerem ve Yunus’u hedef durumuna getirdiği için.

Sonra taraftara yazar; eleştiri dozunu arşa çıkarıp oyuncuları hiçleştirme konusunda emsalsiz olduğumuz için. Defalarca yazdım Tarık Çamdal değilse parçalı formayı giyen herkes bir süre Galatasaray’a katkı verebilir. Sezon bitince düşük seviyede bulduklarımız konusunda kulübe baskı yapabiliriz. Ancak sezon içinde her oyuncu bir 3 puanın yıldızı olabilir. Bizim işimiz önce destek vermek. Eleştiri yapıyorsak da dozunda yapmak.

Sevgili Okan Hocam… Yabancı sınırı elini kısıtlıyor olabilir. Ancak mevcut kadrodan onlarca 60 dakikalık A planları, 30 dakikalık B planları çıkar. Yeter ki siz adaletli olun, dersinizi iyi çalışın!

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız