Maç VAR dediler geldik
Öncelikle merhaba. Maç yazma özlemi ile günleri saydım ama sanırım maç organizasyonu TFF’nin yaptığını, ATV’nin yayınladığını, Erman Toroğlu’nun yorumlayacağını unutmuşum. Bu maçın sonucu iyi bitseydi bile bu koşullar altında insanda acı bir tat bırakırdı. Sonuç kötü olunca da daha da bir acı oldu sanki. Düşünsenize adına Süper Kupa dediğiniz bir organizasyon yapıyorsunuz, stadın zemini berbat, sözde kura ile tribün yerleşimi belirlenmiş ve stadın boş tarafını televizyonda seyrediyorsunuz. Size birileri İngiltere Football League Championship maçlarının bile TV yayınlarının popülerlik algılarını tribün görüntüsü üzerinden faydalanarak yaptıklarını anlatmadı mı sevgili Türk futbolunu yönetemediği halde o mekânı yıllardır işgal edenler!
Kadrolara bakıyoruz…
Galatasaray iki transferle kupa maçına kadar geldi. Fatih Terim bu koşullar altında son haftalarda takımı şampiyonluğa taşıyan takımı sahaya sürdü. Ancak ligin sonu, şampiyonluk motivasyonu ve aralarında Rodrigues, Nagatomo, Donk gibi üstün form tutan oyuncular olduğu halde bile her maçı yoğun stres altında izlemiştik. Yani işler o kadar kolay olmamıştı. Bugünse hazırlık kampı sonrası ağır antrenmanlar geçirmiş, maç ritmi oluşmamış bir takım için aynı kadro ile farklı bir oyun beklemek fazla iyimserlik olurdu. Galatasaray’ın adının büyüklüğü, kupa kazanma geleneği, Akhisarspor’un da hazır olamama gibi bir durumunun olmasıyla birlikte maç dengelendi ve penaltılara kadar gitti. Ben geçen sezon özellikle Beşiktaş maçında Galatasaray’ı öne geçiren golü atmasına rağmen Fernando’nun 6 numarada Donk’un ise Ndiaye’nin rolünde değerlendirilmesini önermiştim. Kazanan haklı olduğu için bu konu çok tartışılmadı. Çok akılda kalmasa da bu ikili ve bu diziliş bu sezon A planı olmamalı mecbur kalmadıkça düşünülmemeli.
Akhisarspor takımı lig içinden transferlerle desteklemiş, haddini bilerek ve rakibine göre oynamayı sürdürdü. 2-0’u bulsalar farkı açabilirlerdi ama 1-1’den sonra ve uzatmalarda güçleri ancak durumu idare etmeye yetti. İş penaltı kumarına gelince şans yanlarındaydı.
Tekrar Galatasaray’a gelirsek
Geçen sene Fatih Terim bu takımı hazırlayan olmadığı için bazı taktiksel eklemeleri yapmakta zorlandı; bu sorunu Nagatomo transferi ile birlikte takımı daha kompakt hale getirerek aştı. Hatta öyle ki bu transfer olmasaydı bugün Beşiktaş ile sıralamada yer bile değiştirebilirdi Galatasaray. Arka planda zorluklar olduğunu biliyorum, transfer delisi değilim ama geçen sezon bu takımın en zorlandığı maçların Belhanda’nın olmadığı ya da kötü oynadığı maçlar olduğu çok açıktı. Bu sene Onyekuru ve Muğdat dışında transfer yapılamamışken mevcut kadro ile B planı yapılamamışsa ya gerçekten bir şeyler gözden kaçıyor ya da hazırda bir transfer var şartların olgunlaşması bekleniyor. Yoksa bu kadar görünür bir durum es geçilmezdi bence.
Arka planda söylenecek o kadar çok şey var ki maça bir türlü tam olarak giremiyoruz. Maça dönersek eğer tüm bunlara rağmen maç Galatasaray’a geldi. Fatih Hoca büyük risk alıp orta sahayı Selçuk ve Feghouli’ye bıraktı. Maç 1-1’e geldi, ikinci gol de gelebilirdi ama maç uzatmalara gitti. Uzatmalarda yeni kurallar gereği bir değişiklik hakkı daha doğdu. Bence maçın en kritik hamlesi bu değişiklikti. Fatih Hoca’nın değişikliği nasıl oldu da Nagatomo’yu alarak kullandı gerçekten anlayamadım. Eğer sakatlık ya da özel bir korumaya alma durumu yoksa Nagatomo sahadan alınacak son futbolcuydu bence. Bu hak ya Gomis-Sinan ya da orta saha dönük oynayacak şekilde Muğdat veyahut da bu kadar yorgun bir rakibe bir Okan Buruk etkisi yaratmak amaçlı Celil Yüksel şeklinde kullanılabilirdi. Özellikle Muğdat’ın kötü zemin tecrübesinin fazla olduğunu da hatırlatmak isterim.
Bu maç içinde tek tek analiz yapılması saha şartları ve maç dönemi açısından çok zor. Benim için öne çıkan ve hayal kırıklığı yaratan oyuncular vardı. Muslera, Maicon, Nagatomo ve biraz da Serdar ile Linnes öne çıkan oyunculardı. Maçın hayal kırıklığı Belhanda’ydı. Fernando, Gomis ve Feghouli O’na eşlik etti. Feghouli ara ara iyi işler yapiyor gözükse de o kadar kötü pas ve şut tercihleri yaptı ki bu ortamda takıma ihanet bile denilebilir. Uzatmanın sonlarında Yunus’a vermediği pas ise tam faciaydı. Sadece bir gence jest yapma niyetinde olsaydı bile belki de o genç bu gece başlıkları kupa ile süslüyor olacaktı. Yaz yazılarımdan birinde bir fotoğraf üzerinde Feghouli zayıflamış patlama yapar mı acaba diye düşünmüştüm ama kaldığı yerden devam ediyor ve takımdaki en yüksek ücreti alıyor. Belki de artık gerçek rekabet zamanı gelmiştir ha ne dersiniz?
Penaltılar ve Gomis
Geçtiğimiz sezon yaşanan Gomis ve penaltı süreci, formsuz gözüken yaz kampı, transfer söylentileri, medyanın açık açık Gomis üzerinden Galatasaray’a yüklenmesi üzerine son penaltının sorumluluğunun Gomis’e verilmesini fazla totemci buldum. Keşke beşinci penaltı değil de ara penaltılarda attırsaydı desek de sonuç değişmeyecek.
Yunus Akgün
Fatih Hoca belki de ilk 11 başlatıp takımda bir sinerji değişimi yaratabilir diye maç önü bir sürpriz bekledim. Fatih Hoca o hakkı maç içinde kullandı. Böyle bir maçta şans bulmak güzel işler yapmak, hocayı ve taraftarı heyecanlandırmak bir genç futbolcu için güzel bir rüya hissi olsa gerek. Yunus Akgün birçok Türk genci gibi topla etkili ama saha içi pozisyon alma, savunmaya yardım etme, fiziksel güç ve kondisyon açısından gelişmeli. Eğer iyi para kazanan bir oyuncu olsaydı kendine özel antrenör tutmasını önerirdim ama ne yazık ki henüz böyle bir şansı yok. O yüzden bireysel olarak ekstra çalışmalar yapmalı, çok fazla yurt dışı maçı izleyip mevkidaşlarını gözlemeli. Umarım ailesinde Yunus’a objektif şekilde duygusal destek veren birileri vardır. Çünkü Türk futbolunda henüz mentör desteği yerleşmedi. Duygusal gelişiminde fiziksel gelişim kadar önemli olduğunu en yakın Arda Turan örneğinden biliyoruz çünkü. Hoş geldin Yunus, parlama sırası sende! Tüm kariyerin güzel olsun…
Cüneyt Çakır VAR eyyam VAR!
Bugün VAR uygulaması Türkiye’de ilk kez uygulandı. Eyyam kralı hakemimiz Cüneyt Çakır bu uygulamayla birlikte “ben ne görmek istersem onu görürüm” diyerek göz göre Danny’nin Rodrigues’i düşürmesini sarı kartla geçiştirdi. Bence Galatasaray VAR uygulamasıyla birlikte bu pozisyondan başlayarak bu hataların hepsini UEFA’ya taşımalı ve “Siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormalı. Belki Alper Mert’in dediği gibi bir “AR” eleştirisi yapar UEFA Cüneyt Çakır’a. Sevgili hakemler bu uygulamayla birlikte anlık “ben öyle gördüm, saliselik bir olay” savunması tarih olmuştur, lütfen kararlarınızı birileri için değil futbol için verin.
Transferler
Geçen sezonun transferlerinin başarı oranı bence çok yüksekti. Ancak imzalanan kontratların uzun vadeli maliyetlerini ve yaş ortalamalarının yüksekliğinin gelecekte sorun olacağını o günden görmüştük. Bu maaşları alan oyunculara anlamlı teklifler gelmesi çok zor. Ayrıca yönetimin de bu durumu iyi yönetebildiğini düşünmüyorum. “Elimiz kolumuz bağlı” hallerini o kadar ortada konuşmak bu transfer döneminin satış yönünden kesat geçmesine katkıda bulunuyor. Bu konuda hem Abdürrahim Albayrak hem de Sayın Mustafa Cengiz hatalı demeçler verdiler bence. Yol yakınken daha az ama öz konuşan, iletişim bilgisi ve Türkçe hakimiyeti yüksek birisi basın sözcüsü yapılmalı. Zaten hep Abdürrahim Bey’in futbolcu, Florya ve yönetim arasında iyi bir köprü olduğundan söz edilmiyor mu? Bence herkes en iyi olduğu işi yapmalı.
Eğer aktif teklif yoksa oyuncuları gözden çıkarmadan yola çıkmak çok doğru. Zamanında birçok oyuncuya oynatmadan para ödendi. Oynayan oyuncu önünde sonunda daha az zararla elden çıkarılır. Yoksa Sneijder dışında parasından feragat edip de giden görmedik. O yüzden “şunu sat, şunu kov gitsin, şu çöp” argümanları çok boş argümanlar. Ayrıca kamp dönemi bitmeden, lig başlamadan hangi futbolcunun çıkış yapacağını bilemeyiz. Bizim bilebildiğimiz geçen yıldan eksiklerin devam ettiği. Bu eksiklerin giderilmesi için bir yabancı hakkımız olduğu, transfer adaylarından yerli olarak sadece Emre Akbaba’nın adının geçtiği. Nagatomo transferinde olduğu gibi akşam pazarı transferi gelecek büyük ihtimalle, umarım aynı şekilde şans yanımızda olur.
Bu arada her ne kadar transfer yapma ve kısıtlı yerli seçenekleri konusunda köşeye sıkışılmış gözükse de Emre Akbaba transferinde çok fazla geri adım atılmamalı. Transfer için teklif edilen ücrete ek olarak en fazla cüzi bir artış ve sonraki transferden pay artışı yapılmalı. Aksi durumda oyuncunun sözleşmesinin bitmesi bekleneceği konusunda net tutum alınmalı. Bu durum Emre Akbaba açısından zor olsa da Galatasaray’ın geleceği açısından önemli bir tutum olacak ve diğer kulüplere emsal teşkil edecek. Emre bu sene ya da gelecek sene Galatasaray’dan bu sabrının, isteğinin karşılığını maddi ve manevi olarak mutlaka alacaktır.
Galatasaray Ne Yapmalı?
Geçen sene Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nin en yaşlı ikinci takımıydı belki de bu sene en yaşlı takım Galatasaray olacak. O yüzdendir ki Galatasaray transfer yapmanın zorluğuyla birlikte eldeki gençleri transferlerle takviye ederek geleceğe dönük hamleler yapıyor. Bu gençlerden bir an önce takıma geçiş sağlanmalı. Özellikle orta saha ve forvet alternatifleri üzerinde daha fazla durulmalı. Bu kısıtlı orta saha ve alternatifsiz forvet hattına olumlu sürprizler şart. Transferin kalan günlerinde olur da yabancı oyunculardan satış gerçekleşirse yerlerine alınacak oyuncu ya kiralık ya da 28 yaş altı olmalı. Yoksa bu kadar maçın bu yaş ortalamasıyla dönmesi çok zor.
Mevcut Ekonomik, Siyasal Konjonktür ve Galatasaray
Tamam ülke ağır bir seçim dönemi geçirdi, ekonomisi pamuk ipliğine bağlı. Dolar ve Euro almış başını gidiyor. Galatasaray’ın gelirlerinden yayın gelirleri 3,26 $ üzerinden sabitlenmiş, (Aziz Yıldırım’ın tek haklı olduğu konu bu sabit kur mevzusu.) Riva ve Florya satışı ise Türk Lirası üzerinden gerçekleşmiş. Forma sponsoru Nef ile yine Dursun Özbek yönetimi tarafından Türk Lirası üzerinden anlaşma yapılmış ve anlaşma bu sene hâlâ geçerli. Çok fazla bahane üretilecek ortam var ama artık bahane değil icraat zamanı. Başkan Mustafa Cengiz ise her ne kadar itiraz etse de sponsorluklar konusunda seçim öncesi divan konuşmasında bazı vaatlerde bulundu. Artık öyle ya da böyle bu sponsorluk meselesinin çözülme vaktidir. Mevcut konjonktür bunun önünde sıkıntılar doğuruyorsa tek yıllık anlaşma ile kısmen düşük de olsa sponsorluk meseleleri çözülmelidir. Dövizdeki bu artışlar sürerse bu iş çok daha zor hale gelebilir.
Sonsöz
Sonsöz Galatasaray taraftarına tek maçla “kral” veya “hain” ilan etmek Galatasaray kültürüne ve günün şartlarına uymuyor. Doğru kullanıldığında ne kadar etkili bir enerjiniz olduğunu geçen senenin seçimlerinden şampiyonluğa olumlu etkilediğini unutmayın. Aynı enerji olumsuza döndüğünde ise verimin ne kadar düştüğünü çokça tecrübe ettik. Eleştiri ile sövmenin arasında ciddi farklar olduğunu hatırlatır futbolcu sosyal medya hesaplarını sadece motive etmek amaçlı kullanmanızı dilerim. Sadece şunu düşünün “bu maçta Erman Toroğlu neden bu kadar Gomis’in üzerinde durdu?”
Sonsöz Galatasaray taraftarına tek maçla “kral” veya “hain” ilan etmek Galatasaray kültürüne ve günün şartlarına uymuyor. Doğru kullanıldığında ne kadar etkili bir enerjiniz olduğunu geçen senenin seçimlerinden şampiyonluğa olumlu etkiled
Haftaya görüşmek dileğiyle sevgiler ve saygılar…
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/