O SEN OLSAN BARİ

0
110

Çoğu anlarda düşük tempoda geçen, sık sık top kayıpları yaparak oynadığımız Ümraniye maçında tıpkı Antalya’da olduğu gibi sonradan oyuna giren Gomis sayesinde 3 puan alarak dönüyoruz. Serkan Kırıntılı’nın maçın oyuncusu olmasına engel olan yaşlı kurt, belki de Okan Hoca’nın kredisini arttırdı. Zira eğer bu maç da kaybedilseydi, puanlardan ziyade kötü oyun sebebiyle Okan Hoca’ya olan homurdanmalar artardı. Torrerira’nın etkili oyunu, Boey’in savunma tarafında alarm verdiği, Emre Akbaba’nın önde baskısının iyi, paslarının kötü olduğu, özellikle ilk yarıda takım hâlinde çok fazla pas hatalarının öne çıktığı bir maç oldu.

TEKNİK ANALİZ

İki takımın da önde baskıya önem verdiği bir maçtı. Galatasaray, rakibin önde baskısını uzun toplarla kırdı kırmasına ama bu topların çoğunda başarısız oldu. Hele bir de Nelsson hata yapıp rakibe pozisyon şansı verince hem rakip cesaretlendi hem de oyunda gerekli etkinliği sağlayamadık. İkinci yarıda da Abdülkerim yine hata yaptı ama neyse ki bu kez ofsayt ile gol sayılmadı. Özetle savunma anlamında ve geriden oyun kurulumunda hatalarımız var. Savunmadaki hatalardan birine de Boey’i ekliyorum. Hücumda oluşturduğu etkinlik kadar savunmada da etkisizdi. Eşleştiği rakip oyuncusunu kaçırıyor. Çevre kontrolü çok zayıf ve doğru markajları yapmıyor. Hücum anlamında ise Galatasaray, ilk yarı itibariyle rakipten kazandığı toplarla hızlı çıkarak ya da önde baskı yaptığı zamanlarda etkili oldu.

Bu noktada her ne kadar eleştirsem de Emre Akbaba’yı tebrik etmekte fayda var. Doğru baskılarla kazandığı toplar önemliydi. Keşke topu kazandıktan sonra ya da set hücumlarında da etkili olabilseydi. Rakip alana yerleşmişken yaptığı hatalı paslar hem atak sonlandırmada sorun yaratıyor hem de takım hâlinde geriye koşmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden gereksiz efor sarf ediyoruz. Güçlü set hücumlarının olmamasının tek sorumlusu E. Akbaba değil, maalesef. Özellikle ilk yarıda çok basit top kayıpları ve pas hataları yaptık. Bunu takımın birbirine alışma süreci olarak yorumlamakta fayda var. Bir örnek vermek gerekirse maçın başında önde baskı ile kazandığımız topu Seferovic kaleciyle karşı karşıyayken E. Akbaba’ya verdi ama E. Akbaba bu topu beklemiyordu.

****

Buna benzer olarak, topa dokunmadan bacak arasından geriye bırakılan hatalı bir top vardı. Takım arkadaşının gerisine atılan hatalı paslar, tamamen uyumsuzluktan kaynaklanıyor. İkinci yarıya Mertens’in de girişiyle hızlı başladık, Seferovic çok önemli bir pozisyonu harcadı. Mertens’in kafası, Boey’in ceza sahası dışından şutu vb. bir çok pozisyon yakaladık ama Serkan Kırıntılı’yı geçemedik. Oyuna sonradan giren Gomis de attığı şuta kadar etkisiz olsa da tabelaya katkısını verdi. Takımda kalmasının sebebi zaten bu tür maçlarda gol atarak sorun çözmek. 3 girişinin 2’sinde görevini yerine getirdi. 2 gol attı, 6 puan kazandırdı. Her zaman böyle olacaksa benim için yaşı önemli değil.

KEREM, YUNUS VE EMRE KILINÇ

Kerem ve Yunus aynı anda sahada olunca savunma anlamında defolar ortaya çıkıyor. Bek oyuncuları yeteri kadar savunma yapamayınca bu defo daha çok sırıtıyor. Dubois geldikten sonra ne kadar değişecek, Midtsjö döndükten sonra bu açıklar orta saha sayesinde kapanacak mı? Bu sorular önemli. Çünkü Galatasaray’ın önümüzdeki aylardaki oyununu ve oyuncu tercihini belirleyecek. Bu noktada Emre Kılınç uyanık olursa Kerem’den formayı kapabilir. Çünkü set oyunlarında daha geriden topla buluşan bir kanat oyuncusuna ihtiyacımız var. Kerem bu rolü üstlendiğinde etkinliği azalıyor. Geçen hafta çift forvete döndüğümüz zaman Kerem veya Yunus’tan birinden vazgeçmemiz gerekecek demiştim. Nitekim, Mertens oyundayken de bu değişikliği yapmak zorunda kaldık. 3 puanların artması dileğiyle. Saygılarımla.

Twitter: https://twitter.com/ejderdilber

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız