Özlemden Geleneğe

0
262

Özlemden Geleneğe

Galatasaray’ın ait olduğu yerde, Şampiyonlar Ligi’nde geri dönüş maçında Lokomotiv Moskova’yı 3-0 yenmesi futbol ve Galatasaray tarihi için o kadar olağanüstü bir konu mudur bilmiyorum fakat benim için bu maç tarihi bir maçtı.

1995’te doğan ve 2000’lerin başlarına kadar fanatik bir babayla büyüyen bir çocuk olarak Ercan Taner’in “HAGI, HAGI, HAGI” haykırışlarına ve babamın evde yaptığı sevinç gösterilerine şahit olarak yetiştiğim için -o zamanlar önemini kavramasam da birçoğu tarihi maçlarmış sonradan fark ettim -benim de çocukluk aşkım tabii ki Galatasaray oldu. Tam olarak hatırlayamasam ve önemini kavrayamasam da o dönemlerde başlayan ve 2001’e kadar süren Galatasaray’ın Avrupa zaferlerinin yeri bu nedenle bende hep ayrıdır, çünkü çocukluğumdur onlar.

Buhranlı birkaç yıldan sonra 2010’larda bu sefer fanatizmin zirvesindeyken yeniden Fatih Terim’in gelmesi ve sonrasındaki Mancini dönemiyle beraber Galatasaray’ın -ne yazık ki devamı getirilemese de -yeniden Avrupa’da yükselmesi bana ve 88-89 ve 96-2001 gibi dönemleri dönemi kaçırmış yaşıtlarıma Galatasaray’ın ne olduğunu, büyük maçlarda nasıl olduğunu öğretmiş, büyüklerimize de hatırlatmıştı. Bu dönemden sonraki ufak buhranlı dönemimizde ise Fatih Hoca varken neden maçlara gidemeğimi düşünüp üzülüyordum, Galatasaray’da üç ayrı dönemde hocalık yapmıştı Terim ama ben televizyonda izlemek için doğru düzgün şahit olamamıştım bu dönemlere. Sonuncu ayrılığından sonra da İzmir’e okumaya gittiğim için zaten stada gitme ihtimalim çok zayıflamıştı ve 2014-17 arasında hiç maça gidememiştim.

2016-17 sezonu bittiğinde tamamen hislerime güvenerek hiçbir transferi görmeden e-bilet çıkartmıştım. Üst üste yaşanan olumlu gelişmelerle önce İstanbul’a döndüm, sonra Fatih Hocamız geri döndü. Artık bu bana özel bir hediyeydi biliyordum; Galatasaray ve Terim benim için ikiliden öte bir bütün gibi. Hiç kimseyi büyüklük olarak armayla kıyaslayamam tabii ki ama Terimli dönemler yine de benim için çok özel hatıralarla dolu olacak bunu da inkar edemem. Geçen sene gittiğim bir sürü lig maçının ardından şampiyonluğu kutlamamız; stadı, müzeyi ziyaret edişim, Yellow Friday, Grey Weekend falan derken Galatasaray dolu bir sezonu bitirip yeni bir sezona geldik.

Geçen sezonun en önemli mottolarından birisi kuşkusuz “Nerede kalmıştık…” tweet’iydi. Bu tweet’i ben Fatih Hoca’nın Galatasaray’a karşı attığı bir tweet olarak değil, Galatasaray ile birlikte yarışacağı kulvarlara, özellikle de Şampiyonlar Ligi’ne karşı attığını düşünüyorum ki yalnız değilimdir eminim. Zaten şampiyonluk kutlamalarında Terim’in seçtiği müzik her şeyi ifade ediyordu. Şimdi gelelim Lokomotiv maçının benim açımdan neden tarihi bir maç olduğuna: 18 Eylül 2018 gününde doğduğu günden beri 11 Şampiyonluk, 2 Avrupa Kupası ve 12 kez de Şampiyonlar Ligi katılımı görmüş olan şu kardeşiniz ilk defa Galatasaray’ın evinde bir Şampiyonlar Ligi maçına şahitlik etti.

…Umarım bundan sonra sürekli daha iyi yerlerde oluruz; Şampiyonlar Ligi bizim özlemimiz değil, geleneğimiz olmalı…

Gelelim Özlemin Dindiği Geceye

Galatasaray maça inanılmaz bir coşkuyla başladı, ilk yirmi dakikada zaten fark atacak potansiyelde bir oyun sergiledik. Taraftar da oyuncular da ve hatta abarttığımı düşünenler olacak ama Fatih Hoca dahil tüm camiada ait olduğumuz turnuvaya karşı çok ciddi bir özlem duygusu vardı. Nagatomo ve Rodrigues başta olmak üzere birçok futbolcumuzun oynadığı karakterli oyun maçı kazanmamızı sağladı. Belhanda’nın bazı pas hataları oldu ve bunlardan bir tanesi de Ndiaye’nin ilk sarı kartı görmesine dolaylı yoldan sebep oldu bu nedenle Belhanda bu maçta bana göre yeterli değildi; fakat Fatih Terim, kendisini kazanmaya çalışıyor ve umarım başarılı olur çünkü şu kadro derinliğinde kendisine ve Feghouli’ye çok ihtiyacımız olabilir. Eren Derdiyok da ikinci bir Donk mucizesi olabileceğinin sinyallerini verdi bugün oynadığı oyunla, devre arasına kadar takımın tam anlamıyla forvet oynayan tek oyuncusu olacak bu yüzden ona da çok ihtiyacımız var, umarım formu daha da yükselir. Bunların yanı sıra malesef Ndiaye’nin Porto maçında olmayacak olması da maçın sanırım en ciddi olumsuz gelişmesi oldu. Genel olarak Galatasaray’ı konuşacak olursak ilk yarının sonu ve ikinci yarının ilk on dakikası haricinde oyunun kontrolünü ele almış bir Galatasaray vardı ve alınan skor, sezonun geride kalan önemli maçlarında daha özgüvenli olmamızı sağlayacak bir skor, grubumuz kolay gibi görünse de aslında kolaydan ziyade hocamızın da dediği gibi dengeli bir grup ve bu gruplarda ne olacağı hiç belli olmaz, her rakibe saygı duyarak oynamak ve oyun disiplininden kopmamak bu tarz gruplarda çok önemli. Umarım bunu başarır ve bu gruptan lider çıkabiliriz.

Oyunu değerlendirdikten sonra bir de duygularımı kısaca ifade edecek olursam resmen ilk defa maça gitmiş gibiydim, Ali Sami Yen Cehennemi ne demekmiş, büyük maç oynayan Galatasaray ne demekmiş bunları gerçekten bu maçta anladığımı düşünüyorum. Fatih Terim ve Galatasaray efsanelerinden oluşan yedek kulübesinin de olduğu bir Şampiyonlar Ligi maçında bu duyguları yaşamış olmaktan dolayı çok mutluyum ve gururluyum, iyi ki Galatasaray var, böylesine köklü ve kültürlü bir kulübün taraftarı olduğum için çok mutluyum. Umarım bundan sonra sürekli daha iyi yerlerde oluruz; Şampiyonlar Ligi bizim özlemimiz değil, geleneğimiz olmalı…

https://www.facebook.com/erkn.cn.syhn/

https://twitter.com/erkncnsyhn/

http://youtube.com/c/Rakcilar/

http://metaltilldeath.net/author/erkinseyhan

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız