TÜRKİYE’İN 100’Ü GALATASARAY’IN ŞAMPİYONLUK ÖYKÜSÜ

0
206

Hepimizi derinden sarsan deprem nedeniyle uzun bir ara verdiğim yazılarıma, başkentimiz Ankara’da şampiyonluk ilan ettiğimiz maçın ardından dönmek istedim. Tekrar sizlerle düşüncelerimi paylaşmanın sevincini ve Galatasaray’ımızın şampiyonluk gururunu hissetmek çok güzel.

Sezonun hikayesine geçmeden bir teşekkür borcumu ödemek isterim.

Kahramanmaraş’ta yaşayan bir depremzede renktaşınız olarak, depremzedelere yaptığınız yardımlar, gönderdiğiniz dualar için çok teşekkür ederim. Sosyal medyadan ve telefondan desteğini hissettiren başta site kurucumuz 3 Numaralı Üye ağabeyimize, depremin ilk günlerinde benimle röportaj yaparak yaşadığımız zorlukları dile getirmeme vesile olan Miralay ağabeyimize ve sitemizin yazarları olan diğer tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. Umarım bu bir olma duygusunu daha güzel vesilelerle yaşar ve hissederiz. Umarım ülkemiz bir daha böyle felaketlerle karşılaşmaz. 

Üzücü konulardan Galatasaray’ımızın 23. şampiyonluğuna geçelim.

TEKNİK ANALİZ

Öncelikle Galatasaray’ın sezon geneline bakınca en güçlü oyunu oynadığını söylemek gerek. 2-2 biten ve hakem hatalarıyla andığımız Alanya maçında oynayacağı oyunu net bir şekilde bize gösterdi Galatasaray. Bu oyunu da top rakipteyken ve top Galatasaray’dayken olarak 2’ye ayırmak gerek.

Top rakipteyken; Torreira’yı Oliveira’nın ilerisine gönderip enerjisinden ve top kapma özelliğinden yararlanarak önde baskı yapmak, geride adam adama markaj yapmak, 3’lü rakip orta sahalar için orta sahada sayısal eşitliği sağlamak için geneli Abdülkerim olmak üzere stoperlerden birini ileriye çıkarmak… Bu etkili önde baskı içerideki Alanya maçı ile daha ilk yarıdan 4-5 atabilecek bir Galatasaray ortaya çıkardı. Sezon boyunca bu anlayışla oynayıp rakibini kalesine yaklaştırmadı ve sezon geneline baktığımızda savunmasını en önde kuran takım oldu. Kaptığı toplarda da çok hızlı baskı yapıp 2’li hatta 3’lü sıkıştırmalarla tekrar topu ayağına aldı. Torreira’nın varlığı bu oyunu oynamamızı kolaylaştırdı. O yüzden bu şampiyonluğun baş kahramanlarından bir tanesi kesinlikle Torreira oldu. Ciğerlerine sağlık… Ek olarak, top rakipteyken Galatasaray alanları çok fazla daralttı. Bir çok kez kadrajda Muslera hariç tüm Galatasaraylı oyuncuları görüyorduk. Ne zaman ki top Galatasaray’a geçti o zaman Galatasaray genişledi ve hücum etmeye başladı. Daralmadan bahsetmişken son haftalarda rakiplerin Galatasaray’ı genişlettiğini ve bu şekilde kalemize gelmeye başladıklarını gördüm. Bunun en net 2 örneği 3-3 biten Karagümrük maçı ve son Ankaragücü maçı oldu. Neyse ki Okan Hoca bunu Karagümrük maçında farketti ve gerekli önlemleri aldı. Ankaragücü maçından önceki son 3 maçta rakiplerine verdiği gol beklentisi sadece 0,55 oldu. Bu yüzden Galatasaray’ın şampiyon olmasındaki en büyük etkenin toplu ve topsuz oyunda yapmış olduğu savunma olduğunu düşünüyorum. Ligin en az gol yiyen takımı…

****

Top Galatasaray’dayken; yine içeride 2-2 biten Alanya maçından itibaren Galatasaray bekleri ileriye gönderip çizgiye bastırdı ve rakip savunmaların genişlemesini sağladı. Yani Fatih Hoca’dan itibaren kullandığımız “kanat içeri, bek dışarı” taktiğini uyguladı. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı detaylar var. Benim yazılarımı sürekli takip edenler bilir ben büyük bir Feghouli hayranıyım. Onun 8 numara gibi içeriye ve geriye gelerek pas yapması, hücumu şekillendirmesi benim damağımda harika bir tat bırakmıştır. Onun bu oyunu da kanat içeri bek dışarı taktiğinin en güzel göstergesidir ancak Okan Hoca ilk zamanlarda bu taktiği biraz farklı kullandı. Kerem ve Rashica’yı, İcardi’nin yanına 2. ve 3. forvet olarak koydu. Yine bekler çizgiye bastı. Oliveira’nın kendini sola doğru atmasıyla rakip de o tarafa kaydı ve Oliveira 40-50 metre uzağa, sağ tarafa uzun paslar atarak rakibin dengesini bozdu. Zaman zaman da Mertens’in dar alanlarda yaptığı ince işler Galatasaray’ı güçlü bir hücum takımı yaptı. Bunu gören rakipler orta sahayı kalabalık tutup kanat oyuncularını da içeriye doğru kaydırmaya başladı. Bu kez Galatasaray merkezdeki kalabalığı aşamayıp kanatlara yöneldi. Orada da hücum anlamında çok da meziyetli olmayan bek oyuncuları olunca Galatasaray gol bulmakta zorlanmaya başladı. Zaten bu yüzden çok fazla tek farklı galibiyetler aldı. Tam bu noktada Okan Hoca çözümü yine saha içinde buldu. Yukarıda bahsettiğim Feghouli işlerini Kerem’den istedi ve Kerem de bu rolü hakkıyla verdi. Rakipler Kerem’e yakın oynarak onu da devre dışı bırakmak istediğinde Rashica’yı da İcardi’nin yanından ayırıp onu da 8 numara gibi merkeze çekmeye başlayınca ilerde İcardi – Mertens – Kerem – Rashica dörtgenleri oluştu ve bu 4’lü pas yapmaya başladı. Rakipler buna da Mertens’i durdurarak çözüm buldular. Ki Mertens’in olmadığı maçlarda Galatasaray’ın hücumda üretkenliğinin azaldığını görmemiz onun ne kadar etkili bir oyuncu olduğunu gösterdi. Sürekli kollarıyla arkadaşlarını yönlendirmesi, saha içindeki teknik direktör gibi oynaması, topsuz oyununu izlemekten zevk aldığım bir adam haline getirdi Mertens’i. Ama Mertens’in olmadığı veya durdurulduğu anlarda da ya Oliveira, Torreira ve Kerem sahneye çıktı ve kilit paslar gelmeye başladı. Her ne kadar Oliveira’nın performansı son zamanlarda düşmüş olsa da topsuz oyunda yaptıkları Oliveira’yı ilerideki dörtgenin çalışmasındaki en kilit adamlardan biri yaptı.

****

Peki Galatasaray geriden oyun kurarken ne yaptı? Çoğu zaman stoperler + Torreira’dan oluşan üçgen ile topu 1. bölgeden 2. bölgeye taşıdı. Rakipler Torreira’yı durdurarak çözüm bulmaya çalıştığında ya Oliveira geriye gelerek tıpkı ileride olduğu gibi dörtgen oluşturdu böylece sayısal anlamda rakiplerle eşit oldu ve pas yapabildi, ya da Nellson ve Abdülkerim’in terse uzun toplarıyla öndeki baskıyı kırdı. Yani topu eveleyip gevelemedi. “Madem siz benim top yapmama izin vermiyorsunuz o zaman topun peşinden koşun” dedi rakiplerine. Tabi ki rakipler de bu tempoya dayanamadı ve dikkat ederseniz Galatasaray bir çok maçı rakiplerinin temposu düştüğü için ikinci yarıda koparmayı başardı. Ufak bir parantez de Abdülkerim’e açmak isterim. Marcao gibi sürekli faul almaya çalışmayıp, rakip savunma yerleşmemişken topu ileriye taşıması onu çok değerli kıldı. Ayaklarına sağlık.

Genel anlamda Galatasaray’ın teknik analizini böyle özetleyebiliriz.

KIRILMA ANLARI 

Bir çok yorumcunun Galatasaray’ın şampiyonluğu için bir çok maçı kırılma maçı seçtiğini duydum. Benim tercihim: E) Hepsi 

Eklemeler de yapacağım.

  • Gomis’in son dakikalarda attığı Antalya ve Ümraniye maçları ilk haftalarda Galatasaray’ın rahatlamasını sağladı.
  • İçeride 10 kişi yendiğimiz Gaziantep maçı taraftar ile takımın bağ kurduğu maç oldu. Bu maçı konuşan hiçbir yorumcu görmedim ama bence taraftar ile bağ kurulması çok önemliydi ve yine sahnede Gomis vardı.
  • Deplasmandaki Kayseri maçı… Mertens’in solda Mata’nın 10 numara pozisyonunda oynadığı maçtı ve Okan Hoca bu dizilişin olmayacağını hemen o maçta gördü. Nitekim o maçta Onur Bulut’un attığı golde Mertens, Onur’u takip etmemişti. Kanat olarak kullanılamazdı.
  • 2-2’lik Alanya maçı… Doğru kadro ve doğru oyun bulundu.
  • Beşiktaş ve Başakşehir maçları… Arka arkaya gelen puan kayıplarından sonra güçlü oyun ve güzel skorlarla dünya kupası arasına girmek rakiplere önemli bir mesajdı.
  • Fenerbahçe maçı… Galatasaray yenilmiş olsa şuan 1 puan farkla Fenerbahçe önde olacaktı. Öyle bir senaryoda bile 4 Haziran’da bize yenilirlerdi tabi 🙂 o ayrı mesele…
  • Deplasmandaki Konya maçı… 14 maçlık seri bitti ama Okan Hoca bütün hücumcuları sahaya sürüp orta sahayı boşaltmanın her zaman işe yaramayacağını gördü ve hemen Adana Demir maçında o maçtan ders aldığını bize gösterdi.
  • Adana Demirspor maçı… Her ne kadar 2 farklı bitmiş olsa da Midtsjö’nün attığı gol şampiyonluk gollerinden biriydi.

PUAN KAYIPLARI

Hızlıca hangi maçlarda puan kaybettiğimize bakalım. Galatasaray 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı. Giresun mağlubiyeti Abdülkerim’in geriye hatalı pasında geldi. Kayseri mağlubiyeti hatalı kadro seçimiyle geldi. Konya maçı orta sahayı boşaltmanın sonucuydu. Beşiktaş maçı oyun olarak üstün gelemediğimiz tek maçtı ve değişiklik yapmakta geciktik. Beşiktaş’ın sertliğine Barış ve Mitdsjö ile zamanında cevap verseydik farklı olabilirdi. Adana Demir ve Trabzon deplasmanlarında iyi oynayan taraftık 0-0 bitti. Alanya maçı hakem hatalarına sahne oldu ve Karagümrük maçında İcardi’nin kaçan penaltısı ön plana çıktı. Özetle Beşiktaş maçı hariç hiçbir maçta oyun olarak aşağıda kalmadık ve en önemlisi çözülmedik, sadece yol kazası yaşadık.

OYUNCU BAZLI

Bazı oyuncular şampiyonluğa direkt etki etti. Bunlardan bir tanesi Boey’di. Geldiği ilk sezon sakatlığının ardından geri dönüş tarihi uzayınca kulüp doktorumuz Yener İnce: “herkesten yüksek temposu var. Kendi temposuna ulaşması diğer oyunculardan uzun olmasının sebebi bu” minvalinda bir açıklama yapmıştı. O gün ne kadar yüksek bir temposu olduğunu anlamıştım ve bu sezon bize göstermiş oldu.

Kerem’in Mane tarzı kanat oyuncusundan Feghouli tarzı kanat oyuncusuna evrilmesi büyük iş. Her sezon üstüne koyarak ilerliyor. Geçen sezon da içeriye doğru gelip pas yapmıştı ve enerjisini oralarda kullanmasa ve en uçta oynatabilsek daha çok skor katkısı alırız demiştim. Beni yanılttığı için teşekkür ederim. Bir de top kontrollerini, ilk dokunuşları halledebilirse harika olacak.

Torreira’dan zaten yukarıda bahsettim. Önde baskı oyunumuza ve kaybedilen topu çabuk kazanma anlayışımıza çok katkı sağladı.

Sahneye en son as solist çıkar! İcardi… Okan Hoca yine bir forvet oyuncusundan çok verim aldı. Sadece gol atarak değil önde baskı yaparak ve takıma servis yaparak oynaması, komple paket olması oynadığımız oyunda çok önemli yer tutmasını sağladı. Kerem ile yakaladığı uyum harikaydı. Bizim ona gösterdiğimiz sevgiyi karşılıksız bırakmadı. Umarım daha yüksek performanslar göstererek bizimle kalır.

SON OLARAK

Sezonun başında çok fazla deplasman maçı oynadık. Öyle ki bir ara her 3 maçtan 2’si deplasmanda idi. Yeni kurulan ve oyununu arayan bir takıma göre iyi puanlar aldık ve Fenerbahçe ile aramızda sadece Alanya maçından kaynaklı fark vardı. Takım oyununu buldukça, oyuncular fizik olarak formunu yakaladıkça hem iyi oyun geldi hem de galibiyet serisi… O günlerde Galatasaray’ın yukarıda bahsettiğim oyun planlarını göstermeye başladığını ve skorlara bakarak sert eleştiriler yapmamız gerektiğini söylemiştim. Ayrıca bu kadar yüksek puan ortalaması ve bu kadar güçlü oyun oynanmasının en büyük etkenlerinden birinin de rakiplerimiz olduğunu düşünüyorum. Onlar iyi oldukça, kazandıkça biz de kazandık. Her zaman söylüyorum: rakiplerin iyi olması kaliteyi artırır. O yüzden çoğunuzun hoşuna gitmeyecek bir şey söyleyeceğim: ben daha iyi Fenerbahçe ve daha iyi Beşiktaş görmek istiyorum. “Ali Koç başkan bizi bırakma”, ya da “Ali Koç’u yedirmeyiz” gibi içinde espri barındıran bu sözlerden uzak duruyorum. Ali Koç demişken yönetim için de parantez açıp yazıyı bitirelim.

Seçimden önce Erden Timur: “Dursun Bey geçmişte keşke şöyle yapsaydım keşke böyle yapsaydım diyor. Benim için deneyim önemli. Bu yüzden Dursun Bey’le beraberim” demişti. Gerçekten deneyimin ne kadar önemli olduğunu Sayın Dursun Özbek ve Sayın Erden Timur göstermiş oldu. Başarıların devamının gelmesi dileğiyle: YETMEZ ARTIK BİZE BİR KUPA, HEDEF ARTIK AVRUPA!

Ejder Dilber

Twitter: https://twitter.com/ejderdilber

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız