Umudun Meşalesi!

0
1262

Galatasaray’a çok farklı bakan nesiller bir arada Galatasaray’ı tutuyor. Metin Oktay’ı seyreden sonra “14 yıllık çilede” azınlık olmalarına rağmen direnenler. Derwall ile kırılan zincirin Avrupa başarısıyla beslenmesinde eklenenler ve en son UEFA şampiyonluğu ile birlikte artan şampiyonluk sayılarıyla başarıya alışkın bir şekilde taraftar olanlar. İlk kısım her türlü durumla baş etmeyi biliyor. İkinci kısım en kötü anda bile umudu kesmiyor. Üçüncü kısım başarıda daha cüretkar başarısızlıkta ise agresif. Bugün Barcelona ile başa baş mücadele eden takım üçüncü versiyon taraftarı da silkeledi belki de… Bu hafta çok yazdım yine yazayım Derwall ustanın sözünü:  “Galatasaray’ın Adının Olduğu Her yerde Umut Vardır!” Haftaya Ali Sami Yen de o umudun meşalesini hep birlikte tutalım!

Avrupa Ligi ve Galatasaray!

Fatih Hoca’nın bu sene en iyi oynattığı oyunlar kazanmak zorunda olmadığı Avrupa maçları ve derbi maçlardaydı. Objektif hakemlerin “bilet kesmeye kalkmadığı” Avrupa maçlarında bu özelliğimizle namağlup gruptan çıkmayı başarmıştık. Ancak Fatih Hoca bu takımın lig ve Avrupa’da yapacaklarını ayıramadı. Halil’le oyunda gol bulma zorluğu yaşayan bir takıma kazanma baskısı da yükleyerek, ligin tetikçi hakemlerinin karşısına çıktı. Defalarca uyarı levhası kalkmasına rağmen de ısrarında sürdürünce inanılmaz başarısız bir seri ile karşı karşıya kaldı.

Aynı kazanma baskısı Torrent’in de kucağına düştü. Üstelik Torrent geldiğinde Diagne sakat Mohammed de Afrika kupasındaydı. Dolayısıyla Halil Dervişoğlu’nun olduğu kurgu devam ediyordu. Torrent küçük takımlara oyun üstünlüğü kuramazken Trabzonspor’a karşı Avrupa maçı planıyla üstünlük kurdu. Takımın düşük fizik gücü son dakikalardaki baskıya dayanamayınca üst üste bireysel hatalarla maçı vermiştik.

Bugün Terim Bu Takımın Başında Olabilirdi!

Fatih Terim lig için farklı bir kurgu uygulasaydı ve doğru kaleci rotasyonu planlasaydı bu akşam belki de takımın başında Fatih Terim olurdu. Kurulan kadronun tartışmalı kısımları çok. Harcanan para doğru planlansaydı belki çok daha iyi bir takımımız olurdu. Ancak dersinize iyi çalışmazsanız eksiklik sizi hüsrana uğratabilir. Düşünsenize bugün Terim olsaydı ya sakatlıktan çıkan, ne durumda olduğu belli olmayan Muslera kalede olacaktı ya da Eray İşcan misali İsmail Çipe kalede olacaktı. Yenilecek bir golden sonra üçüncü nesil taraftarın korktuğu fark olmaz mıydı sizce? İnsanları sevebiliriz ama eksiklerini görmezden gelemeyiz. Tıpkı Arda ve Terim’de olduğu gibi. Eksiklerini görmezden geldikçe hem yapılarımız hem de bireylerimiz zarar görür. Dün gece Real Madrid- Paris Saint Germain maçında Modriç’i izleyince Arda’nın aynı dönem parladığı ikisinin de geç de olsa aynı seviyede buluştuğunu düşündüm. Bir Arda’yı düşündüm bir de Modriç’e baktım içimden Arda’ya dedim ki “bir insan kendine ancak bu kadar zarar verebilir!”

Bizim Eksiklerimiz Ve Organize Kötülük

Eksiklerimizi hep yazıyorum. Federasyonun organize kötülüğünü de… Bu sezon Hoca’nın biletinin kesilmesinde önemli roller almak için yarışan hakemlerin bir bölümünün bu hafta bileti kesildi. İnsan sormaz mı şimdi, bu adamların maçlarındaki şaibeler ne olacak diye? Ne oldu bu yaptıklarınızla ligin değeri düştükçe düştü. Yayın ihalesi dip yaptı. Avrupa’da hem milli takım hem de kulüpler küme düştü. Bunun bedelini kim ödeyecek? Galatasaray’ın Avrupa maçlarını izleyen hakemler ve federasyon yetkililerinde biraz utanma olmuyor mu acaba? Avrupa’da her versiyon takımla kafa kafaya oynayan Galatasaray’ın küme düşecek takımlarla anılması önemli bir çalışmanın ürünü değil mi?

Kısa Kısa

  • Hayatın cilvesi bize Barcelona’nın eski yardımcısı hem de Katalan bir teknik adamı getirdi. Bu teknik adam Barcelona’nın yedek kalecisini kiralık olarak transfer ettirdi. Bu kaleci gidip Camp Nou’dan gol yemeden efsane bir performansla çıktı. Tarih yazılacaksa böyle küçük cilvelere de ihtiyaç var. Pena bu gecenin en iyilerindendi. Tebrik ederim.
  • Avrupa maçlarında ağzımıza bir kaşık bal çalan Boey sakatlıkları sonrası bizi Yedlin’e mahkum etmişti. Torrent geldikten sonra 15 aydır oynamayan Omar’a tutununca gözden çıkarılmasından çok korktum. Bugün maçın başında tedirgindi. Özellikle ikinci yarı müthiş savunma yaptı. Maç eksiğine rağmen gösterdiği performans olası turdan sonra en büyük silahlarımızdan olacak.
  • Van Anhoolt: Traore karşısında takım arkadaşlarının desteğiyle müthiş bir mücadele verdi. Maçın ilk kısmında tıpkı Boey gibi o da tutuktu. Zaman geçtikçe oyuna daha da konsantre olarak beraberlikte söz sahibi oldu.
  • Marcao ve Nelsson’un uyumu gün geçtikçe artıyor. Yanlarındaki beklerin performansları arttıkça daha da duvar olabilirler.
  • Taylan taraftarın en çok eleştirdiği isimlerdendi bugüne kadar. Aslında çok fazla kötü oyunu yoktu ama bireysel hata konusunda sıkıntıları vardı. Bireysel hata yapmayınca günün kahramanlarından oldu.
  • Berkan sahayı enlemesine savunmaya çalıştı. Bu savunma anlarında kilit pas ve şut fırsatları da buldu. Çok az bir ofansif gelişme gösterse bu tarz maçlarda 1-0’ı yakalanmasında kritik rol oynayabilir.
  • Feghouli tecrübesiyle takımı saha içinde yönetmeye çalıştı. Elinden geleni yaptı. Eski günlerindeki gibi olsaydı bu gece bambaşka biterdi.
  • Babel ilk devrede Torrent’in takım halkasındaki görevlerini yerine getirmeye çalıştı. Savunmaya müthiş destek oldu. Boey’in gerisine attığı topla takımı riske atınca biraz duygusal davranarak çıkmasını istedim. Nedense takımı yakacakmış gibi bir korku yaşadım. Neyse ki ikinci yarı beni utandırdı.
  • Mohammed: İlk geldiği günlerde değil de sanki Mısır milli takımında oynadığı gölgede kalan santrfor gibi son zamanlarda. Ancak mücadelesi ve verilen görev için çalışması takdire şayan. Gomis girene kadar rakip stoperleri zorluyor. Kalan kısımlarda Gomis’in yaşı sorun olmuyor.
  • Kerem: Galatasaray-Barcelona eşleşmesi gerçekleştiğinden beri kafamda Holmann-Torrent ve Arif-Kerem benzerliği kuruyorum. O yüzden bu maça ve Kerem’e dair ayrı bir beklentim vardı. Her ne kadar golle buluşamasa da Kerem kendi yarattığı pozisyonda müthiş işler yaptı. Takım savunmasına müthiş destek verdi.

Torrent ve Barcelona

Bizim için olduğu kadar Torrent kadar da hayatın cilvesi değil mi Barcelona eşleşmesi? Takımın eski antrenörüsünüz, efsane takımın efsane işlerinde yer almışsınız. Yardımcı kadronuz Barca kariyerli. Kalecinizi oradan kiralıyorsunuz. Ve daha zayıf bir ekiple Camp Nou’dan beraberlik çıkarıyorsunuz. Bugün çok ağır savunma yaptık. Bu savunma ve Kerem’in kontrası ile Xavi’yi korkutmuş olmalıyız ki ikinci yarı başladığında rotasyonu bozup önemli isimleri sahaya sürdü. Bu değişiklikler gerçekleştikten sonra takımın savunması daha da oturdu. Çünkü Torrent’in daha az tanıdığı alternatif isimler yerini Torrent’in bildiği isimlere bırakmıştı.

Bugün en çok takımın savunmadan çıkışlarına bayıldım. Belli bir ısrar yerine Barcelona’nın kurduğu baskıya göre tercihler yaptık. Kimi zaman Marcao ile pasla, kimi zaman Pena ile uzun çıktı. Ben en çok Marcao ve Nelsson’un (özellikle Nelsson’un) çıkarken beklerini kollamasına beğendim. Sıkıştıklarında uzun oynadılar ama bekleri sırtı dönük zor durumlarda bırakmadılar.

Geleceğe Bakarken Oyuncu Parlatmak

Galatasaray bugün sadece deplasman beraberliği almadı. Marcao, Nelsson, Boey, Kerem gibi oyuncuları önemli bir vitrine çıkardı. Bu oyuncuların daha düşük bütçeli alternatifleri hazır tutulmalı ve bu tarz vitrinlerden faydalanılmalı. Bu anlamda Campos’un yapacağı dokunuşlar Galatasaray’ın geleceği açısından çok önemli.

Sonsöz

Galatasaray tarihi farklı insanlarla birçok başarılarla dolu. Bu başarılarda kişilerin çabası yadsınamaz. Ancak Galatasaray markasının bu insanlara sunduğu fırsatın, yarattığı sinerjinin insanların hayatlarına dokunması konusu es geçilmemeli. Galatasaray Metin Oktay’a, Fatih Terim’e, Hagi’ye, Prekazi’ye, Tugay’a, Arda’ya “5 numaraya” ve daha nicelerine fırsatlar sunmuştur. Kimi buradan yeni basamaklara atlamışken, kimi indikleri merdivenleri tekrar çıkma fırsatı bulmuştur. Düşünsenize Real Madrid, Barcelona görmüş Hagi oralarda dış kapının mandalı olmuşken burada devleşip kariyerine gerçek bir zirve yaptırmadı mı? Kasaba antrenörü denecek Riekerink bu takımla iki kupa almadı mı? Geleceğin Yılmaz Vural’ı olmaya aday Hamza Hamzaoğlu dördüncü yıldızı takan üç kupalı teknik adam olmadı mı? Cevat Güler “altıda altı” yaparak şampiyon olmadı mı? Feldkamp’ın yardımcısı Holmann, Galatasaray’la Şampiyonlar Lig’inin statüsünü değiştirmedi mi? Galatasaray isimlerden yüce çok büyük bir camiadır. Her daim kendi değerlerini üretecek ve Ali Sami Yen’in şiarında yürüyecektir. Dünyada kuruluş felsefesi ile anılan, kurucu başkanı bir çırpıda bilinen, bir ülkenin kaderinde önemli görevler almış bir eğitim kurumuyla özdeş kaç tane kulüp var?

Bir tane Galatasaray’ımıza kocaman sevgiler… Galatasaray’la kalın!

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız