Ligin başından beri gol yemeyen rakibimize sadece 1 dakikada gol attık. Golden sonra maçta daha etkili olan taraf rakip Konya olsa da karşılarında Muslera gibi bir duvar vardı. İlk yarıda yaptığı kritik kurtarışlarla Galatasaray’ı maça ve oyuna tutundurdu. İkinci yarı tamamen oyuna hakim olan, özellikle Yusuf oyuna girdikten sonra hareketlenen bir Galatasaray izledik. Ceza sahası içinde ve çevresinde ilk haftalardaki gibi top ayağımıza dolanmasa, daha sağlam oynasak ne kadar etkili oluruz tahmin bile edemiyorum. Oralarda o kadar acemi davranıyoruz ki forvetlerimiz topla buluşma sayılarında belirgin şekilde aşağıda kalmasıyla dikkat çekiyor. Topu oraya taşımadığımız sürece forvetin kim olduğundan bağımsız şekilde sorun yaşayabiliriz.
TEKNİK ANALİZ
Galatasaray, savunma anlamında rakibini doğru karşılayarak organize olmaya çalıştı. Konya set hücumu yaptığı anlarda orta saha çizgisinden itibaren tüm Konyalıların yanında bir Galatasaraylı vardı. Ta ki golü yediğimiz dakikaya kadar. Oliveira öne doğru çıkmış rakibe baskı yaparken göbekte boşta oyuncu bıraktı, üzerine bir de boş alana koşu yapan Konyalı olunca orada rakibi karşılayan sadece Torreira kaldı ve 2’ye 1 sayı olarak üstün olan taraf Konya’ydı. Çekici’ye verilen pas sonunda Çekici de harika vurdu ve beraberlik oldu. Ancak Konya’nın hücum planının tam olarak bu olduğunu düşünmüyorum. Konya, Galatasaray’ı özellikle sağ tarafa doğru çekti ve zayıf kanalımız olan sol tarafa, uzun toplarla hızla hücumun yönünü değiştirdi.
Bunu Boey’in atletik yapısına bağlı olarak oradan gelmek istememelerine ve Kerem’in çok fazla ileriye çıkmasına bağlayabiliriz. Yediğimiz golün haricinde Muslera’nın 2 net kurtarışı ve Emin’in hatası sonrası direkten dönen top olması da Galatasaray adına üzücü olan durumdu. Hücum anlamında ise her ne kadar pozisyonlar bulmuş olsak da ilk yarıda rakip kadar etkili olduğumuzu düşünmüyorum. Mertens ve Oliveira’ya yapılan yakın markajlarla Konya bizi kilitlemeyi bir nebze başardı ve topa daha çok sahip olan takım oldu. Önde yapılan baskıya Gomis’in katılmaması, takıma istasyon olamayışı da hücum etkinliğimizin az olmasının diğer sebepleri.
*****
Bir diğer sebebi ise Galatasaray’ın 2 haftadır yaptığı gibi ceza sahası içine savunma arkası koşularını atmıyor oluşu. Trabzonspor maçının 2. yarısından beri Galatasaray’ın ceza sahası çevresinde topu eveleyip gevelemeden savunma arkasına top attığını görüyorduk. Konya maçının özellikle 2 yarısında eski maçlardaki gibi ceza sahası çevresinde topu ayağına dolaşan Galatasaraylı oyuncular gördük. Bu da atak sonlandırmakta zorlanmamıza, rakibe top kaptırmamıza ve geriye doğru koşmamıza sebep oldu. Ayrıca Galatasaray özellikle 2. yarıda takım boyunu çok uzattı. Hâl böyle olunca Konya pas yaparak orta sahayı geçmeyi başardı. Orta sahayı geçtikten sonra rakibe şans vermemiş olmamız, doğru pozisyonlar almamız önemli ancak göbekte bu kadar boşluklar bırakmamız doğru bir görüntü değildi. Belki de Oliveira yerine rakibe göre bazı maçlarda Midtjsö’yü oynatmak daha doğru olacak.
VAN AANHOLT
Sağ bek olan bir oyuncu benim yerime oyuna girse kendimi çok kötü hissederim. Van Aanholt’un şapkayı önüne koyup bir düşünmesi gerekiyor. Uzun zamandır ondan göremediğimiz ortaları Dubois 2. golümüzde ters ayağıyla yaptı. Kendine verilen görev tam olarak çizgiye inmek değil ama zaman zaman o koşuları attığında takım arkadaşlarını topla buluşturabilse ataklar sonlansa Galatasaray çok daha fazla gol bulabilir. Sanırım Okan Hoca Van Aanholt’u özellikle orta çalışması yönünde uyarmalı. Belki özel program bile hazırlanmalı. Liderliğimiz daim olsun. Saygılarımla.
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!