Hayra Yorulmuş Gerilim

0
192

İki hafta önce yazdığım yazıda Galatasaray’ın Mayıs ayında ne kadar iyi olduğundan, final maçlarında bize yaşattığı olağanüstü güven duygusundan bahsetmiştim. Tabii ki görüşlerim halen geçerli ve pazar günü oynanan şampiyonluk maçı öncesinde de aynı şeyleri hissediyordum, her konuştuğuma şakayla karışık da olsa aslında son derece iddialı bir biçimde bu hafta bu işin biteceğini söylüyordum fakat alışılagelmişin dışında maçtan iki üç saat önce içime bir kurt düştü ve az da olsa gerçekleşme ihtimali olan aksi durumları düşünüp bir gerildim. Birçok arkadaşım da bunu hissetmiş, galiba içimize doğmuş çünkü maçın senaryosu gerçekten de hayal ettiğimiz gibi olmadı.

Biz Galatasaraylılar böyle maçlarda genelde güveni yüksek oluruz ama bu sefer biraz tehlikeli bir durum vardı, herkes maç başlamadan takımı şampiyon ilan etmişti. Bu konuda kendimi de eleştireyim çünkü gerçekten şımarıklık boyutunda yorumluyordum maç öncesi tahminlerimi, sanırım aşırı konsantrasyon ve güvenden ötürü geldi bu tedirginlik ve aynı şekilde tribünlerde ve saha içindeki oyuncularımızda da yaşandı. Normalde 1-0 geriye düşmek çok büyük bir facia değildir ama Feghouli’nin golüne kadar benim evde kolumu kaldıracak halim kalmamıştı, golü attığımızda da sesim titreye titreye yarım ağlamaklı bir sevinçle kendime geldim.

Aslında maç bizim beklediğimiz bir oyunla başladı. Galatasaray her zamanki istekliliğiyle önde basan bir futbol oynuyordu, özellikle ilk yarının son on beş dakikasında da çok rahat biçimde golü bulabilecek bir futbol oynadı ama burada gol kaçırış biçimlerimiz bana hep tek kale oynayıp da yenildiğimiz derbi maçları hatırlattı. Bu nedenle yaşadığım gerilim fazlasıyla arttı, benim kadar takıma güven konusunda iyimser bir adam bile çok gerildi gerçekten şimdi dönüp bakınca anlam veremiyorum ama iyi ki de biraz yerilmişim diyorum çünkü biz golü yiyene kadar üzerimde heyecan bile yoktu, o derece “Tamam ya 2-0 alacaz, şampiyonuz.” modundaydım. Böyle rahat olmasındansa biraz strese girip bütün sezonun stresini yaşayıp da şampiyon olunca sinirlerimizi boşaltmak için hüngür hüngür ağlamak daha iyi oldu kanaatindeyim.

Maçın ikinci yarısında babam da işten anca gelebildi ve eve girer girmez -bana birçok final maçında yaptığı gibi- bir konuşma yaptı ve Galatasaray’ın ikinci yarı patır patır golleri sıralayacığını iddia etti. Babam da Kadıköy’deki Süper Final maçını ve deplasmandaki Schalke maçını arkasına yaslanarak rahat rahat izlemiş bir adam olduğu için onun eve gelmesi beni cidden iyi hissettirdi, o dakikadan sonra “Başakşehir kim ya? Birazdan şova başlıyoruz.” hissiyatı geldi bünyeme. Hemen babama da Metin Oktay tişörtümü verdim ve üstüne Feghouli yaptı yapacağını. Üstüne sayılmayanlarla birlikte kaç tane attığımızı hatırlamıyorum fakat işin sonucunda Galatasaray’ımız maçı 2-1 kazanarak 22. kez ligin kralı oldu. Feghouli bu sezonun efsane ismi olarak bu maçın da kilidini açtı; o vuruş, bütün kara bulutları dağıttı üzerimizdeki. Sonuç olarak bir sürü badireye rağmen Galatasaray, tarihe altın harflerle yazılacak bir şampiyonluk kazandı. Devre arası 6 puan gerideyken stoper ikilisini değiştirip de şampiyon olmak müthiş bir takım ruhu ister.

15-16 yaşlarımdayken çok kötü bir 2010-11 sezonu geçirmiştik, o sene hayatımda ilk kez maça gitmiştim ve forma almıştım. Kötü gün taraftarlığımda nasıl bir cefa çekip sabrettiysek sonraki sekiz sezonumuzda katıldığımız ulusal turnuvalarda kupaya sahip olma oranımız en az %50. Sekiz sezonda beş lig şampiyonluğu, dört süper kupa, dört de Türkiye Kupası kazandık. Ayrıca 24 yaşıma gelirken bazılarını hatırlamasam da 12 lig şampiyonluğu, 8 Türkiye Kupası, 7 Türkiye Süper Kupası, 1 UEFA Kupası ve 1 de UEFA Süper Kupa sevinci yaşamışım. Bu başarılarda emeği geçen başta hocamız Fatih Terim ve diğer hocalarımız olmak üzere tüm futbolculara ve yönetimlere teşekkür etmek lazım. Umuyoruz ki önümüzdeki süreçte kendi ülkemizde başarılarımız devam ederken Avrupa’da da artık Mart-Nisan aylarını görmeyi alışkanlık haline getiririz. İyi ki varsın Galatasaray’ım, şampiyonluğumuz kutlu olsun Galatasaraylılar, asın bayrakları, dinleyin marşları. Bu 19 Mayıs, yine çifte bayram oldu…

Twitter: http://@canfailun

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız