Beklenmedik Misafir
Merhaba, bu yazı bana http://3numaraliuye.com sitenin kuruluş aşamasında hem editörlük hem de motivasyon desteği sağlayan kardeşim tarafından yazılmıştır. Keyifle okuyacağınıza inanıyorum.
Sevgili abim, nam-ı diğer 3 Numarali Üye’nin, daha önce bir yazısında belirttiği gibi ben de çoğunluğun Fenerbahçeli olduğu bir evde büyüdüm ama ufak bir farkla: bir Fenerbahçeli olarak. (İlgili yazı https://www.3numaraliuye.com/2018/03/15/kadikoy-efsanesi/ ) Çok çok küçükken, futboldan henüz zerre anlamaz, Galatasaray, Fenerbahçe ne bilmezken “Aslan mı kanarya mı?” sorusuna maruz kaldığımı hatırlıyorum. Bu soruya “kanarya” diye cevap vermiş olmalıyım ki (verdiğim cevabı inanın hatırlamıyorum) çocukluğumda Fenerbahçeli “gibiydim sanki.” Gibiydim sanki diyorum çünkü o zamanlar henüz gerçek bir futbol taraftarı olmamıştım, kaldı ki Fenerbahçeli olayım: Futbol maçlarını hayatta izlemez; şöyle bir bakayım desem hiç zevk almaz, hatta arka planda maçın sesini duyduğumda rahatsız olurdum. Daha da ötesi Fenerbahçe maçı almış-almamış pek umurumda olmaz; Fenerbahçe’nin şampiyon olması ya da olmaması sevinç veya hüzün gibi duygular yeşertmezdi içimde. Biraz daha olgunlaşınca, lise çağımda futbolla çok da bir alakam olmadığına dolayısıyla takım tutmanın benim için bir anlam ifade etmediğine kanaat getirdim ve takım tutmamaya karar verdim. Tutmuyordum da ta ki bu seneye kadar…
Bundan yaklaşık 10-11 ay önce abim Galatasaray üzerine kişisel bir web sitesi açma planlarından bana heyecanla bahsettiğinde, ona Galatasaray ile hiçbir bağım olmamasına rağmen gönülden destek verdim ve editörlük desteğimi sunabileceğimi belirttim. Site kurulduğundan beridir de mümkün olduğunca–hem onun yazılarına editörlük yaparak hem de Instagram sayfasını yürüterek–destek olmaya çalışıyorum. Ancak özellikle başlarda futboldan o kadar anlamıyor ve Galatasaray’ı o kadar bilmiyordum ki editörlük desteğini verirken zorlandığım zamanlar oluyordu. Hatta zaman zaman editör olarak 3 Numaralı Üye’nin işini zorlaştırıyordum. Öyle olunca yeri geldi futbol ve Galatasaray üzerine ufak okumalar yaptım, yeri geldi Galatasaray üzerine belgesel izledim. E zaten haftalık maç yazılarının hemen hepsini de henüz daha yayınlanmadan “işim” gereği okuduğumdan Galatasaray’a epey bir “maruz” kaldım. Ama itiraf etmeliyim bu süreçte özellikle Galatasaray’ın kuruluş hikâyesinden ve demokratik geleneğinden çok etkilendim. Derken derken bir süre sonra kendimi Galatasaray için heyecanlanırken buldum. Igor Tudor gidip de Fatih Terim gelince takımın başına epey bir sevinmiştim ve Galatasaray’ın şampiyon olmasını istiyordum. O gün farkına vardım; hissetmeden bir Galatasaraylı olmuşum ve o zamandan beri de süper ligi daha yakından takip ediyorum. Hatta önceleri maçın sesinden bile nefret eden ben–hala henüz her maçı izleyecek kadar futbol fanatiği olmasam da– oturdum Fenerbahçe-Galatasaray derbisini dahi izledim; hem de tek başıma ve çok zor yayın koşullarında. Yetmezmiş gibi maçın sesi hiç rahatsızlık vermedi, sıkılmadım, üstüne kendimi “Ah be Gomis!”, “Yaşa be Muslera!” diye kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek şekilde hop oturup hop kalkarken buldum. 3numaraliuye.com sitesi beni dönüştürdü, bayağı bayağı Galatasaraylı oldum, ailenin ikinci Galatasaraylısı… (Ve sevgili abimle sanki konuşacak az şey buluyormuşuz gibi şimdi bir de Galatasaray üzerine konuşuyoruz) Velhasıl, şimdi süper ligin bitişine çok az zaman kala gönülden Galatasaray’ın şampiyon olmasını istiyor ve olacağına da inanıyorum.
Bu serüvenimi paylaşarak da siteye küçük ve içten bir katkı daha sunmak ve belki biraz da siteye emek vermiş ve vermeye devam edecek olan biri olarak “sesim duyulsun” istedim 😉
Reklamlar: Lütfen web sitesinin Instagram hesabını da takibe alın arkadaşlar, orada benim gibi taze bir Galatasaraylının emeği var 🙂
Esen Kalın!
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!