Galatasaray, Avrupa maçlarında çok iyi yaptığı HGS tadında geçiş hücumunu, ligde kapanan takımlara karşı bir kez daha oynayamadı. Adeta eski usul otoban girişlerindeki gibi durup bilet alıp hücuma geçmeye çalıştı. Hâl böyle olunca bir kez daha pozisyona girmekte zorlandı. Fatih Hoca’nın istediği güçlü set hücumu yine sahaya yansımadı. Diagne’ye çalınmayan penaltı, bir kaç dakika sonra Luyindama’nın yine bireysel hatası, hem 3 puandan hem Muslera’dan etti!
TEKNİK ANALİZ
Maçın ilk yarısında rakibin birkaç oyuncusu dışında hiç kimse hücuma katılmamıştı. Atak yaparken bile Galatasaray’ı bekleyen bir Sivas izledik. Galatasaray hücum yaparken de 5-3-2 dizilişiyle adeta bir duvar ördüler. Öndeki ikili Taylan’ın önünde duvar ördü ve kanatlara pas atmaya zorlandık. Galatasaray ise Cicaldau’nun dönüşüyle orta sahasını biraz hareketlendirmiş, özellikle sol taraftan Van Aanholt’un bindirmeleriyle atak bulmaya çalışıyordu. Orta saha hareketliliğinde Berkan’ın topsuz oyunu en etkili faktördü. Cicaldau’ya alan bıraktı.
Ancak Sivas bunu çabuk farketti ve hemen önlemini aldı. Cicaldau’ya da markaj yapmaya başladılar. Zaman zaman o beşli duvara takılan, zaman zaman da pasın şiddetini ayarlayamadan attığımız ara toplar Van Aanholt’u topla buluşturamadı ve atak sonlandırmada sorun yaşadık. Bu maça kadar bir hücum ezberimiz oluşuyordu. Feghouli ve Yedlin’e uzun top atıp pozisyon bulmaya çalışıyorduk ama rakipte Max Gradel gibi bir tehdit olunca o kanadı kullanmamayı tercih ettik. Bu durum sadece hücum ezberimizi bitirmekle kalmadı aynı zamanda Feghouli’yi kullanmaktan da mahrum bıraktı. Yine de ilk yarıdaki tek pozisyonda Feghouli ile ilk isabetli şutumuzu attık, yani sağ tarafı kullandık.
****
İkinci yarıya Halil değişikliğiyle başlanılmasını bekliyordum ama teknik ekibin tercihi bu yönde olmadı. Rakibimiz ilk yarıya oranla hücuma daha cesur, daha kalabalık çıkmaya başladı. Topu ileride tutamayınca akın sürekliliği bile sağladılar. Oyun bağıra bağıra Halil’i çağıyordu ve kenar yönetimimiz en sonunda bu çığlığa kulak verdi. Emre Kılınç ile birlikte Halil de oyuna girdi ve Sivas ilk yarıdaki düzenine döndü. Hücumda çoğalmayan, savunmada bire bir markaj ile oyuncularımızı oynatmamaya çalışan rakibimiz kalesinde tehlikeler görmeye başlarken ilk yarıya oranla kaptığı toplarla daha başarılı çıktılar, kalemizde tehlikeli oldular. Öyle ki rakip ceza sahasında topla buluşma istatistiklerinde maçı bizim önümüzde tamamladılar.
Galatasaray ise değişikliklerden sonra maçın başından beri yapmadığı şeyi yapmaya başladı, uzaktan şutlar… Halil ve Emre’nin attığı 2 şut vardı ki, yanlış zamanda yanlış tercih olarak akıllarda kaldı. Önleri boşken, rakip savunma oyuncuları pozisyon kaybı yaşamışken pas vermek veya kaleye biraz daha yaklaşmak yerine yaklaşık 35 metreden kaleyi denediler. Maçın 80. dakikasında ise yine Luyindama klasiği vardı. Muslera’nın geldiğini göre göre topa müdahale etmeye çalışınca hem kaptanımızı sakatladı hem de gole sebep oldu. Maçın sonlarına doğru doldur boşalta döndük ama dönen kafa toplarının hiç biri bizde kalmadı, hiçbir atağımızı sonlandıramadık.
“SOS”O
İyi oynadığı maçlarda “Bu adam vazgeçilmez” dedirten Feghouli’ye lig maçlarında verilen görevin yanlış olduğunu düşünüyorum. 4-3-3 dizilişinde ileri uçta ona görev vermek, onu etkisiz kılıyor. Avrupa maçlarında işe yarıyor çünkü orada oynayan takımlar duvar örüp beklemiyorlar ama Türkiye’de bu taktik “S-O-S” veriyor. Onun topu alıp dağıtma becerisini kullanmalıyız. Bu özelliğine ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir maçta daha görmüş olduk.
ÜSTÜMÜZE YOK
2006 yılında kazandığımız Şampiyonlukta Fenerbahçe ile başa baş giderken rakibimiz puan kaybettiğinde bizim de puan kaybettiğimizi hatırlıyorum. 2012 yılındaki Süper Final’de de yine öyle. Geçen sene de buna benzer şeyler yaşamıştık. Örnekler çoğaltılabilir. Bu sene de öyle olmaya başladı. Ben yıllardır böyle bir senaryo izliyorum. Ne zaman rakibi puan anlamında yakalamaya çalışsak, rakibimiz de o hafta puan kaybetse biz de puan kaybederek ayağımıza kadar gelen fırsatı tepiyoruz. Oyuncuların, teknik direktörlerin, yönetimin isimleri değişiyor, ama bu senaryo değişmiyor. O yüzden fırsat tepmekte gerçekten üzerimize yok! Umarım Avrupa’da dinlenmeye geçtiğimiz bu dönemde ligde kazanma alışkanlığı ediniriz. Zira buna gerçekten çok ihtiyacımız var.
Saygılarımla.
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!
