Galatasaray, Ligde 2’de 2 yapıp Randers engelini de geçerek UEFA Avrupa Ligi gruplarına kalmayı başardı. Galatasaray; Lazio, Lokomotif Moskova ve Marsilya’nın yer aldığı E grubunda yer alacak. Gruptaki ilk karşılaşma ise 16 Eylül’de İstanbul’da Lazio ile olacak. Milli aranın da gelmesiyle birlikte Lazio maçına kadar stat zemin çalışmalarının başarılı bir şekilde tamamlanması elzem. Zira Avrupa’da başarıya hasret kalan Galatasaray taraftarı kendi mabedini izin verildiği kapasitede dolduracaktır. Takımın her zamankinden daha fazla taraftar desteğine ihtiyacı var.
TFF ve kurulları her fırsatı kollarken her açıdan güçlü bir Galatasaray görmek hem rakiplere hem de bu çarpık düzene en iyi mesaj olacaktır. Çarpık düzenin düzenbazları “1 kırmızı kart, 1 penaltı” söylemiyle Galatasaray’ı tehdit edebileceklerini ve diz çöktürebileceklerini sanıyorlar. A Milli takımımızın 2022 Dünya Kupası öncesi Karadağ, Cebelitarık ve Hollanda ile oynayacağı karşılaşmalara kulüplerinde süre almayan oyuncular çağrılırken daha önce Taylan ve Kerem de yaşanan problemler şimdi de Berkan için yaşanıyor. Formda olan Berkan Kutlu, A Milli takımın yapacağı karşılaşmalara çağrılmadı. Yerli oyuncunun oynatılmasından yana olan Tff, UEFA’nın onay verdiği Oğulcan’a lisansını vermeyerek niyetini apaçık gösterdi. Milli takım teknik direktörü de Taylan ile sakatlığı üzerinden tartıştığı gibi Kerem’e de turnuvada süre vermeyerek ne kadar gençlere önem veren başarılı bir teknik direktör olduğunu Dünya Kupası’nda tüm dünyaya gösterdi. 2002 yılındaki üçüncülük başarısının ekmeğini nereye kadar yiyecek açıkçası merak ediyorum.
Maça Geçecek Olursak
Galatasaray, Kasımpaşa karşısına 25,6 yaş ortalamasıyla çıktı. Yeni transfer Morutan ilk kez 11’de yer alırken Randers maçında hafif sakatlık geçiren Taylan’ın yerine Berkan ilk 11’de başladı. Galatasaray, maçın ilk dakikalarında çok fazla top sahip olamadı ve oyun kurmakta epey zorlandı. Elbette yoğun fikstürde çok kısa sürelerde maç yapmanın dışında yeni bir takım olmanın zorluğunu da yaşıyorlar. Ancak bazı oyuncular arasında uyum problemi göze çarpıyor. Maçın 20. dakikasına kadar oyun temposu oldukça düşük seviyede devam etti. Luyindama ve Nelsson tandemiyle sahaya çıkan Galatasaray’da savunmada çok rahat pozisyonlar verilmesi ve dağınık bir görüntüde olmaları ciddi bir sorun. Diagne’nin forvette istasyon olması özellikle Kerem ve Barış için önemliydi. Diagne, kendisine biçilen görevi doğru bir şekilde yerine getirdi. Ancak asıl yapması gereken birçok şeyi de yapmadı ya da yapamadı.
Galatasaray, rakibin orta sahayı çok rahat geçmesini ve pas yapmasını hâlâ engelleyemiyor. Bu da rakibin hızlı oyuncularla daha çok pozisyon bulmasına neden oluyor. Orta sahayı adeta rakibe bırakıp yalnızca savunmada pozisyon almaya çalışmak oldukça riskli bir oyun anlayışı. İlk yarıda Cicaldau ve Diagne’nin çok ucuz harcadığı ataklar, Galatasaray için daha erken öne geçme fırsatı olabilirdi. 20. ve 30. dakikalar arası yakalanan pozisyonlar doğru şekilde değerlendirilemedi. Adeta bu dakikalardaki fırsatlar tepildi. 32. dakikada Cicaldau’nun başlattığı atakta Kerem’in sol kanattan rakip defansı geçmesi sonrası top yeni transfer Morutan’a geldi. Topu çok iyi saklayan Morutan’ın altıpasa gönderdiği topu Cicaldau tamamladı ve iki Rumen oyuncunun iş birliğiyle Galatasaray, 1-0 öne geçti. Morutan bu golle “Neden transfer edildi?” sorusuna cevap olacak nitelikte bir performans ortaya koydu. Topu çok iyi saklaması, oyun kurması ve top tekniğinin çok iyi olması ve dahası… Morutan’dan beklenenler de bunlardı.
****
İlk gol stresini atlatan Galatasaray, 38. dakikada Morutan’ın bireysel çabasıyla yakalanan fırsatta kaleciden dönen şutu Kerem tamamladı ve Galatasaray, 2-0 öne geçti. Kerem bu sezon ligdeki ilk golünü atmış oldu. Galatasaray, üst üste goller bulunmasına rağmen savunmada hâlâ dağınık bir görüntü çizmeye devam etti. Bu dakikalarda hızlı kanat aksiyonlarıyla hücuma çıkan Galatasaray, farkı daha çok artırma fırsatlarını iyi değerlendiremedi. Galatasaray, Diagne önderliğinde farkı daha çok artıramayıp çok basitçe harcadı ve futbolun altın kuralı olan “Atamayana Atarlar” kuralı devreye girdi.
Kasımpaşa, bu basitçe harcamaların cezasını ilk yarının bitmesine 1 dakika kala Jorgensen ile kesti. Galatasaray’ın yediği son 3 golde sol kanattan geldi. (Hatay, Randers ve Kasımpaşa) ve bu goller adeta birbirlerinin benzeri gollerdi. Patrick van Aanholt’a biçilen rol gereği savunma çizgisinde değil daha ilerde olması ve geriye dönüşlerde ağır kalması ya da bir başka deyişle gelmemesi Victor Nelsson’u ilk 45 dakika boyunca zaman zaman epey zorlamıştı. İlk yarının uzatma dakikalarında savunmaya hızlı dönemeyen Galatasaray, devreye 2-1’lik skorla girdi. Fatih Terim’in soyunma odasına erken girmesi ise dikkat çekti. Fatih Terim, ilk yarıdaki sorunu çok çabuk fark etmiştir elbette ancak değişiklik için devreyi beklemiş anlaşılan.
****
İkinci yarıya Diagne – Mohamed ve Cicaldau – Taylan değişikliğiyle başladı. Diagne’nin oyun içindeki tavrı ve yakalanan karşı karşıya pozisyonları ciddiyetten uzak bir şekilde harcaması Fatih Terim’i bu değişikliğe yöneltti sanırım. Orta sahada Taylan – Berkan ikilisi için de Cicaldau’nun kenara gelmesi doğru bir hamle oldu diyebiliriz. Bu hamle hem ilk yarıdaki orta sahada sorununa bir nebze çözüm getirdi hem de Berkan’ın ait olduğu pozisyona geçmesi bir nebze daha verimini artırdı. Ama daha önceki performanslarından oldukça uzaktı. Morutan’ı da bu hamleyle Mohamed’in arkasında 10 numara pozisyonunda görme fırsatı yakalamış olduk. İlk yarıdan farklı olarak göze çarpan bir başka durum ise Barış’ın savunmaya daha fazla destek vermesiydi.
Değişmeyen tek şey ise savunmadan topla çıkışlarda yaşanan problemler. Galatasaray, Marcao’nun yokluğunda savunmadan oyun kurma konusunda oldukça zorlanıyor. Kerem ve Barış’ın topla mesafe katederken ya da rakibe çalım atarken ikisi de topu ayağından fazla aşırıyor. Bu da hücumda ani top kaybına, savunmaya dönmek zorunda olmaya ve hücum etkinliğinin dolayısıyla gol fırsatının azalmasına yol açıyor. 65. dakikada Barış’ın yerine Babel’in girmesini de bu durum açıklıyor aslında. Çünkü Babel her ne kadar bir kanat oyuncusu için ağır kalsa da topu ayağında tutup pas aktarabiliyor. Tabi bazen geriye verdiği paslar da hücumu baltalıyor. Galatasaray, 66. dakikada savunmadan çıkarken çevre kontrolü yapmayan Taylan’ın kaybettiği topu ağlarında gördü ve Umut Bozok’un bu golüyle skor 2-2’e geldi.
****
Rakip maç boyunca savunmaya ve merkez orta sahaya yaptığı baskıları devam etti. Galatasaray’da 4. değişiklik Morutan – Feghouli oldu. Patrick van Aanholt’un sol iç koridordan altıpasa gönderdiği topu Mohamed sonuçlandıramadı. Bu pozisyon sonrası son değişiklik olarak van Aanholt’un yerine Ömer Bayram oyuna dahil oldu. Galatasaray, galibiyet golü için tüm riskleri aldı. Rakip hücumcularla eşleşme problemi yaşayan Galatasaray defasında Luyindama’nın topla ilişkisi ne kadar kötüyse Nelsson’un da fizik gücü o kadar eksikti diyebiliriz. Top Luyindama’nın ayağındayken baskı yapan rakip, top Nelsson’a geçince ikili mücadeleye girmeye zorladı. Son 10 dakikaya girilirken oyuncuların yorulması ve temponun da Galatasaray lehine dönmesiyle bu baskı unsuru ortadan kalktı.
Üçüncü bir devre oynanacak olsa ve ekstra değişiklik hakkı verilse Fatih Terim bu hakkını savunma için kullanırdı. Savunmada net bir uyumsuzluk olduğunu söylemek yanlış olmaz. Randers karşısında başarılı bir performans gösteren Alpaslan bu maçta görev alabilirdi. Maçın son anlarına girilirken Kasımpaşa 1 puan için daha çok savunmaya çekildi ve uzun toplarla şansını denedi. Galatasaray ise daha çok kısa paslarla hücuma çıkmaya devam etti. Galatasaray’da bazı pozisyonlarda hücum oyuncuları birbirine yakın değildi. Çizgiye basıldığında da içerisi yeterince kalabalık değildi. Son dakikalarda hücum çeşitliliği de bir türlü sağlanamayınca Galatasaray, öne geçtiği maçta 2-2 berabere kaldı. Avrupa Ligi maçları öncesi Galatasaray’ın kronikleşen bazı problemleri için Fatih Terim’in artık neşteri vurmasını bekliyorum. Bu neşter oyunculara da oyun anlayışına da vurulmalı.
Nedir O Kronik Problemler?
Öncelikle 2 sezondur çözülemeyen orta saha problemi nedeniyle şapkadan tavşan çıkarmak zorunda kalan Fatih Terim, Taylan’ı 6 numaraya devşirmek zorunda kaldı. Ancak bu devşirme yalnızca oyun kurulumunda olumlu sonuç verdi. Taylan’ın orta sahada yalnız olması ve rakibe yapacağı müdahalelerden kaçınması bu sorunu kronikleştirdi. Galatasaray, orta sahada rakibi karşılamıyor. Bunun yerine savunmaya yerleşip ve 1. bölgeyi kalabalık tutup rakibin pozisyonuna önlem alıyor. Oysa 2. bölgede rakibe baskı yaparsa ve rakibin pas opsiyonlarını doğru şekilde kapatırsa yakalanan fırsatlarla hücuma daha kısa mesafeden daha hızlı çıkabilmesi mümkün. Galatasaray, buna bir de ön alan baskısını eklerse problemlerin önemli bir kısmını üstlenmiş olur.
Elbette Galatasaray’ın şu an ki oyun tercihi birçok kez kontratak fırsatı yakalamasını da sağladı. Ancak Galatasaray, yine bu oyun anlayışı nedeniyle orta sahada baskı yapan, alan kapatan, ön alan baskısı yapan ve hücum çeşitliliği sağlayan rakiplerine karşı oldukça zorlandı. Oyun tercihi olarak bu anlayışı tercih etmeyip yalnızca top ayağındayken doğru işlere imza atan Galatasaray, top rakipteyken vasat ve vasatın altında performans ortaya koydu. Hatırlayanların aklına hemen geçtiğimiz sezon ki Alanyaspor maçı gelecektir. O maçta neden kapanarak oynayıp kontratak fırsatı kovaladığımızı birçok kez dile getirmeye çalıştım. Alanyaspor’un bu oyun anlayışı hem Galatasaray’a hem de ligdeki rakiplerine ters geldiğini söyleyebiliriz. Bu anlayışın meyvelerini de aldığını söylemek mümkün.
Siopis ve Bakasetas; Trabzonspor’a, Salih Uçan; Beşiktaş’a, Berkan Kutlu ise Galatasaray’a transfer oldu. Bu transferlere de bu açıdan bakılması gerekir. Galatasaray’ın Beşiktaş’a karşı zorlanmasını da bu anlayış çerçevesinde değerlendirmek gerekir. PSV ile yapılan iki maçı da yine sözünü ettiğim bu oyun anlayışından uzak olduğu için kaybetti. Maalesef, acı ve gerçek. Eleştirmek için ilk puan kaybını beklediğim düşünülmesin. Sonuçta Galatasaray, yeni bir sezona yeni orta saha oyuncularıyla başladı. Fatih Terim elbette bu kronik problemin farkında. Aksini söylemek hem küstahlık hem de Fatih Terim’e hakaret olur. Bir başka deyişle Fatih Terim’in oyun anlayışının defosu ve saygıdeğer hocamızın yine en çok eleştiriyi aldığı yer de burasıdır diyebiliriz. Ancak Fatih Terim bu zafiyeti gidermek yerine takımın güçlü yönünü kuvvetlendirmeyi seçiyor desek yanlış olmaz sanırım.
Büyük Takım Pres Yapar Mı?
Galatasaray’ın 1996-2000 yılları arasında 4 sezon üst üste gelen Şampiyonlukları ve Avrupa’da kazanılan çifte kupa bu sorunun cevabı olabilir. Fazladan örnek isteyenler 2018/2019 sezonunda Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Liverpool’un Fabinho, Henderson, Wijnaldumlu orta saha oyununa göz atabilir ve yine Borussia Dortmund’un ani şok presle nasıl saniyeler içerisinde gole gittiğini bilenler vardır ya da bir başka örnek olarak birçok otoriteye göre futbol tarihinin en iyi orta saha üçlüsü olan Xavi, Iniesta, Busquets’in eski maçlarını, kesitlerini izleyebilirsiniz. Herkes bu üçlünün attığı pasları dile getirir. Ancak attıkları paslar kadar topu kaybettikleri an da yaptıkları ani baskıyla başarılı olmuşlardır. Topu kaybettikten saniyeler sonra baskıyla topu geri kazanmaları Barcelona tiki-takasının ününü artırmıştır. Futbol literatüründe bu anlayışa “Gegenpressing” deniliyor. Ülkemizde bu anlayışla başarılar yakalamış ve Avrupa’da kupa kazanmış daha sonra İtalya’ya gitmiş Fatih Terim’in bu anlayışa geri dönmesi gerekir. Özlenen Galatasaray için bu dönüşüm gerekli.
Top sizdeyken ve top rakipteyken farklı anlayışlarla sahada yer alırsınız. Hücumdan savunmaya ve savunmadan hücuma geçişlerde aksaklıklar yaşanması da bundan dolayıdır. Bir anlayışı bırakıp bir başka anlayışı ortaya koymanız gerekir. Ölü topları saymazsak futbolda gollerin tamamı bu geçişler sırasında yapılan hatalar neticesinde gerçekleşir. Savunmada ve hücumda en az defosu olan takım; en az hata yapan ve en çok gol atan takımdır diyebiliriz. Galatasaray, geçtiğimiz yıl en az gol yiyen ve Şampiyon olan takımdan sonra en çok gol atan takımdı. Galatasaray’ın kritik maçlarda yediği goller Şampiyon olmasını engelledi. Bunların farkında olan Galatasaraylılar benzer goller yenildiğini de çok çabuk fark etmiştir. Galatasaray, en yakın zamanda bu kronikleşen problemlerini gidermezse bazı Anadolu kulüplerini yine farklı yenip bu anlayışı benimseyen ligdeki ve Avrupa’daki takımlara karşı zorlanmaya ve mağlup olmaya devam edecektir.
Son Söz
Avrupa ile makas ekonomik yönden oldukça açıldı ama ligdeki makas için böyle bir durum söz konusu değil. Bütçesi 4 büyüklerin çok çok altında olan Anadolu takımları pragmatist oynayarak ve 4 büyüklerin zafiyetleri üzerine giderek galibiyetler almaktadır. Türk futbolunun problemlerinden biri de bu, maalesef; hiçbir teknik direktör farklı bir şey denemiyor. Çünkü kötü yöneticiler yüzünden günü kurtarmaya yönelik hamleler yapılıyor. Fatih Terim bu konuda en şanslıları diyebiliriz. Yeni yönetimle birlikte 3 yıllık bir planlamayla yola çıkıldı. Yeni ve birçok genç isimle anlaşıldı. Ancak başarı için daha fazlası gerek. Sürdürülebilir başarı için çok daha fazlası gerek. 3 yıl içinde tüm müdahalelere rağmen yalnızca ligde başarı elde edilir ve 3 yılın sonunda her şey eskisi gibi olursa veya kulüp daha kötü bir senaryoyla karşı karşıya kalırsa tüm elde edilen ve elde edilecek olan başarılara gölge düşecek demektir.
Yönetimi de teknik heyeti de eleştirmemiz yanlış anlaşılmasın. Galatasaray’ın kuruluş mottosu gereği “Türk olmayan takımları yenmek” bütün Galatasaraylıları daha çok mutlu eder. Avrupa’daki rakipleri yenmek için onların neleri doğru yaptığını iyi analiz etmek gerekir. Bayern Münih’in futbolcu fiziği ve beslenme konusunda neler yaptığına, Atalanta ve PSV gibi takımların kondisyon ve atletizm konusunda nelere dikkat ettiğine vs. yüksünmeden dile getirmek ve uygulamak gerekir. Başarılı teknik direktörlerin ekibinde yer alan isimler de bir o kadar başarılı isimlerdir aslında. Çünkü futbol bireysel bir spor değil, takım oyunudur. Bu takım yalnızca saha içinde yer alan takım değil, saha dışında da başarılı olan takımla mümkündür. Tesislerdeki güvenlik görevlisinden teknik direktörün kendisine kadar…
****
Daha iyisini istemek için bu açıdan da eleştirmek mümkün. Fatih Terim’in daha önce yardımcılığını yapan isimler bu sezon değişti. Ancak birçok taraftarın da dile getirdiği gibi Fatih Terim’i oyun içerisinde uyarma konusunda herhangi bir değişim yaşanmadı. Belki de bu durum Fatih Terim’in kendi tercihiydi. Bu konuyla ilgili sosyal medyada viral olan bir görüntü var. Geçtiğimiz sezon Tottenham’ın menajeri olan Jose Mourinho’nun yardımcı antrenörlüğünü yapan Joao Sacramento, bir maç sırasında verilmeyen bir sarı kart için Mourinho’yu uyarıyor. Portekizli hoca da bu ikazı dikkate alıp maçın 4. hakemine yoğun bir baskı yapıyor ve serzenişte bulunuyor. Görüntü oldukça eğlenceli ancak burada yardımcı antrenörün teknik direktörü nasıl etkileyebileceği ve katkı sunabileceği ortada. Bu durumu da aslında kronikleşen problemlere ekleyebiliriz.
Son olarak eğer bir değişime gidilmezse söz konusu yeni yabancı kuralı, Galatasaray’ı zor durumda bırakabilir. Bazı mevkilerde rotasyon için de olsa yerli oyuncular kadroya dahil edilmeli. Covid-19, sakatlıklar, cezalı olma durumu, Milli takımda yaşanabilecek sakatlıklar, formsuzluk vs. gibi problemleri de hesaba katarsak mevcut kadrodaki nitelikli yerli oyuncu sayısı yeterli değil. Elbette transfer döneminin sona ermesine daha zaman var ama benzer endişeler ve problemler ligdeki rakiplerimiz için de mevcut. İç piyasada onların da girişimleri olacağı için Galatasaray yönetimi elini çabuk tutmalıdır. Milli aranın da gelmesiyle hem gelenler hem gidecekler konusunda geride kalan birkaç günde hareketli saatler yaşanabilir.
Twitter: https://twitter.com/10raumdeuter

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!