Ruhu Aradım

0
304
Sahada Ozan Kabak'ın taşıdığı ruhu tüm futbolcularda aradım.

Tff, Mhk, Hakemler, eyyamlar… uzar gider. Haftalardır ne futbol ne taktik ne de oyuncu değerlendirmesi yapamadık. Ülkemizi saran kara bulutlar yıllardır zaten kapısını araladığı futbolun içine tamamen girmiş durumda. Ben de haftalardır olanlara tepki gösterirken bu kara bulutlar içinde samanlıkta ki iğne misali “sahadaki futbolu” aradım durdum.

Bizi, özellikle Galatasaray taraftarını öyle bir hale getirdiler ki her gün bir kaos her gün bir sinir harbi yaşadık. Tüm bunların yanında Moskova maçı yaklaşıyordu. Maçın 1-2 gün öncesinde öyle üzüldüm ki… Ne sosyal medya da ne bende o eski “Şampiyonlar Ligi” heyecanı yoktu. Ama kendi kendime olsun dedim. Moskova maçıyla şenleneceğiz, mutlu olacağız. Maça baktığımızda hava şartları, Türkiye’de yaşadığımız haksız olaylar. Psikolojik savaş. Sakatlıklar. Sakatlıktan dönen oyuncular. Cezalar, medya algıları vb. bunların hepsi pek tabi camia olarak Hoca’sından taraftarına, oyuncusundan teknik ekibine kadar bizi etkilemişti.

Tüm bunların ışığında Moskova maçına baktığımızda gole kadar vasat üstü bir performans göstermiş olsak da golden sonra hem mental hem fiziksel olarak darmadağın olduk. Karşımızda da kelli felli bir takım yok ha. Yaşlı, sıkıntıları olan bir Moskova var. Maçın analizi yapılmayacak kadar kötü bir maç geçirdik. Ne yazacağım maça dair? Şimdi izninizle bir kaç şeye değineceğim.

  • Ben gerçekten artık Selçuk, Eren türevlerinde oyuncuları sahada görmek istemiyorum.
  • Ne yapacağız kadro dar, transfer olmadı, forvet yok diyoruz ama o iş öyle değil.
  • Futbolcu romantikliği, futbol uleması tavırları sergilemiyorum. Size soruyorum; Moskova maçında Ali Yavuz Kol oynasa Eren’den ne kadar daha kötü oynayabilirdi? En fazla Eren gibi pozisyonlardan uzak, ayağına geleni değerlendiremeyen bir oyun ortaya koyar, sahada hiçbir etkisi olmadan gezerdi.
  • Peki; ya Ali Yavuz, Eren’in kale ağzında ayağını sokup da atamadığı golü atmış olsaydı ne olurdu? Ya Selçuk İnan… Celil, Selçuk’tan ne kadar kötü oynayabilir ki… En fazla bir gol daha yerdik. Peki Ozan Maicon’dan kötü mü oynuyor?

Daha çok kez yazdım çok tepki aldım çok da takdir. Ama yine yazacağım yine söyleyeceğim. Bu takım Fatih Hoca’mın kurduğu takım değil. Fatih Hoca’mın kafasında kurduğu oyunu oynamaya müsait değil. Hoca Maicon gibi ağır bir stoperle oynamaz. Hoca Fernando gibi temaslı oynamayan, oyundan ve mücadeleden kaçan, sorumluluk almayan bir DOS ile oynamaz. Hoca Mariano gibi kanadını otobana çevirmeyen bir bekle oynamaz, geri gelemeyen bir oyuncuyla oynamaz. Oynamaz oğlu oynamaz. Ben çok uzun süredir sahada skora isyan eden, sorumluluk alan, oyunu tüm varlığıyla almak isteyen, tüm varını yoğunu ortaya koyup mücadele eden bir oyun ve oyuncu göremiyorum.

Moskova maçına baktığımızda, ikinci yarı takımımızda herkes sanki yenilgiyi kabullenmiş, zaten yenilecektik havasıyla maçın bitmesini bekleyen, alıp yana veren, alıp geriye dönen bir profile sahipti.

Ben Galatasaray’ı ve Fatih Hoca’yı böyle bilmiyorum. Böyle kabullenemiyorum. Gerçeklerin bu olduğuna inanmıyorum.

Trabzonspor maçında da yazdığım gibi ve Hoca’nın da bazı demeçlerinde belirttiği ve özellikle Moskova maçında dile getirdiği gibi kadro rotasyonu ve takviye şart.

Ben Garry, Fernando, Mariano, Eren, Sinan, Feghouli, Maicon vb. oyuncular ile oynadığımız sürece karşımızda baskılı oynayan, alan daraltan, önde basan takımlara karşı başarılı olamadığımızı ve olamayacağımızı inatla söylüyorum.

Değişim olana kadar da söyleyeceğim. Bazı arkadaşlar bana “Fernando’nun yerine kimi bulacaksın” diyorlar mesela. En basit örnekle Genk, Salzburg gibi takımlar bile ne oyuncular buluyorlar. Açın bakın izleyin; en basitinden sitemizde scoutımız var, açın bakın kimleri buluyor. (Burak Özdemir-Gözlem)

Galatasaray’da bu yapı var mı? Tabi ki hayır. Bugün Fatih Hoca hem saha içinde hem saha dışında yalnız. Kadro yapılanması için profesyonel bir ekibimiz yok. Galatasaray kadrosuna maliyet-fayda açısından getiri sağlayacak, Fatih Hoca’nın ortaya koymak istediği oyuna uygun kadro mühendisliği yapacak bir Scout ekibimiz yok.

Mali çözümler üretecek, sadece sportif başarının getireceği kazanca bel bağlamamış, bunu da tek bir kişinin  (Fatih Terim) çabalarına yıkmayan bir yönetim yok. Keza aynı yönetime %100 oranda güvenen kimse yok. Galatasaray’ı iç ve dış tehditlere karşı, mazisine, markasına, profesyonelliğine yakışır bir şekilde savunabilecek bir yönetim de yok. Camianın içinde alenen Galatasaray düşmanlığı yapanlara karşı (G. Gümüşdağ) yaptırım getirebilecek de bir yönetim yok. Ocak ayında, transfer döneminde, nasıl bir plan çizilecek, nasıl mali adımlar atılacak şeklinde bir proje ortaya koyan yönetim de yok. Galatasaray’a karşı açılan şiddetli savaşta aksiyon planını ortaya koyabilecek, hız kesmeden bu aksiyon planını fiiliyata dökebilecek bir yönetim de yok. Elde ki oyuncularımızı pazarlayabilecek, bir marka değeri duruşuyla bize gelir kazandırabilecek, bağlantılarını kullanarak önemli hamlelere imza atacak yönetim de yok.

Daha devam eder bu böyle…

Şimdi tüm bu kaosun içinde, “Hocam neden inatla Eren’i oynatıyorsun. Hocam Feghouli’yi neden kazanmıyorsun. En azından gönderene kadar onu en uygun ve faydalı şekilde kullanmıyorsun.

Hocam neden sezon başından beri bir oyun planı bulamadık. Ne oynadığımızı bilen yok. Neden deplasman maçlarına karşı farklı bir oyun reaksiyonu gösteremedik.

Hocam madem bu topçular senin oyun planını uygulamıyorlar, Press, önde baskı, alan daraltma, toplu hücum toplu savunma yapamıyorlar, o zaman sen de istediğin takımı kurana kadar onların verim alabileceğin yönlerini kullanmıyorsun.

Hocam gerekirse kontra atak oyunu oynayalım, zaten fizik-kondisyon gücümüz yok. Ya da üç stoper oynayalım da Maicon daha verimli oynasın, Mariano düzgün ayaklarını daha iyi kullansın, Feghouli serbest rolüyle faydalı işler yapsın, Fernando o çok sevdiği stoperlerin arasına girerek kademe yapasın. Yapsın ki en azından sonuç alalım inat etme Hocam.

Hocam bu takımın fizik kondisyonu neden bu kadar kötü, oynadığımız her maç maksimum 60’a kadar dayanıp 60’tan sonra neden tel tel dökülüyor.” Nasıl diyeyim?

Bu kadar ağır şartlar, haksızlıklar karşısında Galatasaray’da dimdik ayakta durabilen tek kişi olan 65 yaşında ki Galatasaray’ın en büyük Hoca’sına şu ortamda bunları nasıl soralım?

Forvet alınmayan, stoper alınmayan bir Hoca’ya nasıl hesap soralım. Haksızlık etmiş oluruz. Başka bir hoca olsa şimdiye çoktan gitmişti.

Ama Fatih Hoca ne savaşlar atlattı ne mücadelelerden geçti hem de Galatasaray’la…

Dolayısıyla ama bugün ama yarın, Fatih Hoca tekrardan ayağa kalkacaktır. Önemli olan Fatih Hoca’nın vizyonuna ve misyonuna, Galatasaray’ın marka değerine yakışan, o değeri hem maddi hem manevi yukarı çekebilecek olan bir yönetim şeklinin bulunması en başta önemli olan.

Buraya çok alakasız bir not ekleyeyim. Fatih Hocam; yerine birisini yetiştir. Genç, dinamik öğrenmeye hevesli, hırslı ve taktisyen birini. Sistemini öyle ya da böyle kur. Sonra ki yıllarda da geç futbolun başına. Bizi ve gelecekteki çocuklarımızı ömrün yettiğince sevindir. Allah sana uzun ömür versin.

Son cümlelerim de futbolculara…

Biz haftalardır sizin haksız yere ceza almanıza,  sahada kötü oynamanıza rağmen size yapılan adaletsizliklere, Galatasaray üzerinde ve sizin üzeriniz de oynanan oyunlara canhıraş tepki gösterip elimizden geldiği kadar mücadele veriyoruz.

Ne için?
  • Moskova maçında ki ruhsuz, isteksiz, mücadeleden yoksun, kendini salmış futbolunuz için mi?
  • E cezalı olun o zaman. Zaten saha da var mısınız yok musunuz belli değil.
  • Siz sahada o ruhsuz oyunu oynayınca bu sefer sizin tarafınızdan biz cezalandırılıyoruz.

http://twitter.com/allahkitaphag

3 Numaralı Üye’nin notu: Yeni açtığımız you tube kanalımızı ziyaret edin. Videoyu beğenip, abone olun. Ayrıca  Galatasaray’a bizimle birlikte dokunun! ⇓ ⇓ ⇓

Ayrıca yeni açtığımız ana twitter hesabımızı: https://twitter.com/3numaraliuyecom hesabımızı takibe almayı unutmayın!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız