Yeniden Yapılanma(Seçim)
3numaralıüye oluşumuna dahil olduğum zaman Galatasaray hakkında her konuda yazabileceğimi iletmiş ve sizlerin de sayesinde gerek taktik yazılarımı geliştirerek devam ettirmiş gerekse Galatasaray’ın işleyişine dahil fikirlerimi belirttiğim yazılar kaleme almıştım.
Benim için bazı yazıların önemi büyük ve değerli. Bu platformda ilk yazım olan: https://www.3numaraliuye.com/2018/01/19/sosyal-medyanin-secimi/ yazısı ile başlayan https://www.3numaraliuye.com/2018/01/26/gelecegin-galatasarayin-insasinda-taraftarin-rolu-bir-oneri/ ile devam eden 20 Ocak 2018 “Baskın Seçimi” öncesi ve sonrası, özellikle taraftarın ve sosyal medyanın önemini akademik bir dil ile somutlaştırarak devam etmiştim.
Bu konuda uzman mısın diye sorarsanız? En azından sosyal medya ve demokrasi arasındaki bağlantısal ilişkiyi tez konum haline getirmiş biri olduğumu söyleyebilirim. Buradan hareketle yukarıdaki 2 yazımda ne yazdıysam hala arkasında olduğumu ve bugün karşımıza yazıdan alıntıların çıktığını görmekteyiz.
Sayın Başkan Mustafa Cengiz’in başkan olmasının önünü açan, sosyal medya taraftarının genel kurulda belli blokları etkilediği ve bir muhalif birleşmenin 4 aylık bir proje sunduğunu aktarmıştım. Nitekim bu blokların birleşiminin dağılması çok da sürpriz olmadı; olanlar oldu karşımıza 4 başkan adaylı 26 Mayıs 2018 Erken Seçimi çıktı.
Twitter hesabımdan; http://twitter.com/MindCimbom çokça dile getirdiğim gibi rasyonel ve pragmatik bir tavırla ara ara sizlerle paylaştığım “Galatasaray Gerçekleri(!)” gerek Genel Kurul üyeleri gerek sizler tarafından kaale alınıp dinlendi.
Özellikle dile getirdiğim şey: Şampiyonluk sürecinde ortaya çıkarılmaya çalışılan Mustafa Cengiz- Ozan Korkut çatışmasının biz statüko karşısında cephe alanlara zarar verdiğiydi.
Yukarıdaki vb. tweetlerimde özellikle GSSK üyelerinden bazılarının sahte hesaplar açarak içeriden bilgi aktarımlarını kendi istediği şekilde yorumlayıp kamuya duyurma çabaları taraftarlar arasında bir infial yaratma isteği aslında tamamen statükoya hizmet eden bir eylem planını ortaya sermiştir. Zira tarihin en önemli seçiminde bile %48 katılım ile demokrasi dersi veren önem sırasında Galatasaray’ı listeye bile almayan bu üyeler, kapıları aşındıran “TARAFTAR BİLİNCİ’nin” yükselişini görerek cepheler oluşturmaya çalışarak bu tek yumruk cepheyi kırmayı hedefledi görünen o ki başardı da. Burada başından sonuna kadar Mustafa Başkan ve Ozan Korkut ekibi arasında çıkar çatışmalarına hizmet edenlerin payı büyük.
Yine Twitterdan seçim ile alakalı sağduyuya çağıran ve taraftarının önemini belirten şu floodumu tekrar okumanızı isteyeceğim: https://twitter.com/MindCimbom/status/993550938714537984
Fakat çok geçmeden bazı hesaplar sağduyu yerine çatışma iklimine girmek istedi ve bunun sonucunda Mustafa Cengiz’e açık desteğini ilan etmeyenleri neredeyse Dursun Özbek Fanı olarak itham etti: https://twitter.com/MindCimbom/status/994466807221293056
Burada daha sonrasında bu ortak tepkinin aslında kendi iç hesaplaşmaları tarzı bir eylem olduğu aktarıldığı için ben de daha makul bir çerçevede şerh koydum.
Genel olarak malum erken seçime giderken yaşanan ve yaşatılan hava bizlere maalesef katkı sunmadı. Bu süreçte Ozan Korkut ve Mustafa Cengiz zararlı çıkarken; Dursun Özbek ve Ali Fatinoğlu artı puan topladı.
Şunu idrak etmemiz gerekiyor. Galatasaray’ın geleceği öyle pek aydınlık değil ve önünde bu süreçte çok ihtimal de bırakmıyor.
Galatasaray ne Ozan Korkut’un dediği gibi demokratik bir yapıda…
Ne de bu düzenle devam ederek, istikrar mottosuyla gelecek planlarına ulaşacak durumdadır.
Tekrara düşmek istemesem de henüz ilk yazılarımda dile getirdiğim modellerine yanına yaklaşamayan “Taraftar Projeleri” ne gerçekçi ne de demokratik.
Galatasaray’ın seçimle dolaylı bağlantılı geleceğini etkileyecek 3 ihtimali var. Bu kadar yırtınmanın nedeni 3.ihtimalin yaşanmaması mutlu mesut bir Galatasaray hayali. Nedir bu 3 ihtimal?
1)Yabancı Sermaye Yönetimi
2) Taraftar meclisi vb. Bir modelle filtreli nispeten kalifiye taraftar alımıyla genişletilecek üye yapısı.
3)Yukarıdaki 2 seçenek olmazsa er ya da geç gerçekleşecek olan Taraftar Eylemleri (boykot, sivil itaatsizlik, baskı unsuru olarak çalışma).
Kendimi ispat gibi bir derdim olmamakla beraber dün Ak dediğime bugün Kara dediğim gün bilin ki Ak olan doğru bir hamle yapmamıştır diyerek ve çıkarı olmayan biri olarak kimseye körü körüne bağlı bir tavır takınmak ve sorgulamadan biat etmek benim tarzım değil.
Bu yazıyı kaleme alma amacım taraftar olarak neyin savaşını verdiğimizin hatırlatılmak istenmesidir. Bizler #İnanEdinİbraEtmeyin dedik diye Mali Genel Kurul’da Mustafa Cengiz’in paralı köpekleri ilan edildik; o gün sayın üyelerin sadece %20’si oy kullanırken taraftarın etkisi neredeydi?
Her fırsatta “Galatasaray Batıya açılan Kapıdır; Türkiye’nin en demokratik kurumudur” diye “Lisecilik” yapanlara soruyoruz?
1905 yılına göre evet daha demokratik bir yapıdasınız. Fakat müzakereci demokrasinin ilk adımlarının atıldığı “Atina Demokrasisinden” bile uzaksınız. Üye yapısının demokratikliğinden bahsederken; %50 Galatasaray Lisesi üyesi geri kalanında eş, dost, akraba olduğunu göremeyecek kadar aptal değiliz. Bunca şeye rağmen bari “Temsili Demokrasi” uygulansaydı diyoruz fakat ne görüyoruz? Maksimum %48 katılım çoğunluk demokrasisinin ruhu bile yok. Buradan hareketle soruyorum:
Yukarıda verilen 3 ihtimalden birini seçmek isteseniz hangisini seçersiniz?
Taraftar olarak oy hakkımızın olmadığını bilerek hareket etmeliyiz ve Aslında “Taraftar Projesi” bile olamayan 30 Milyon taraftarın temsilinden çok uzakta bir yapıda başkanlık seçiminin bizi geleceğe taşıyacağına olan inanç sorgulanmalıdır…
Günümüzde devletler bile vatandaşlarına artık müşteri odaklı yaklaşırken; 30 milyona hitap eden bir kurumun katılımcı modelden uzak tutumu sorgulanmalıdır…
Günlük çıkar ve duygulardan uzak tamamen rasyonel düşünüp; sürdürülebilir bir Galatasaray hayali için TARAFTAR‘ı dinlemeyen kaybedecektir.